Hayırsever İş Adamı mı, Hayırsever Sade Vatandaş mı?

Abone Ol

Evi, arabası olmayıp tek  gelir kaynağı  " emekli  aylığı veya asgari ücret" olan binlerce vatandaşımız var.

Bu vatandaşlarımız içerisinde  :

Cami veya  değişik  hayır kurumlarına, ihtiyaç sahiplerine, gönlünden  kopup  kendisi zor durumda olmasına rağmen 100 TL (veya daha fazla) hayır yapan binlerce insanımız da mevcuttur.

Bu durumdaki bir kişi, 100 lira yardımda bulunduğunda  tek gelir kaynağı, aldığı 14.469 emekli maaşı olan  sade vatandaşımızın dinen (zekat), kanunen (vergi) zorunluluğu  ve mesuliyeti olmadan  aylık gelirinin   144'te  birini  bağışlamış olmaktadır.


Diğer taraftan, adam, iş insanı ve hayırsever olarak biliniyor.

Ancak  yardımda bulunduğu miktar, aylık gelirinin 1/144' ünü  verenle kıyaslandığında  devede kulak, denizde damla gibi kalmaktadır.

Makbül olan yardım, "zekat  ve verginin "dışında   yapılan yardımdır.


Toplum için yapılan  hayır ve hasenatların vergiden düşülmeden yapılması  lazım.

Yapılan  yardım  oranının da, aylık  net gelire tekabül eden  miktarın  da  144'te birini geçmesi gerekir.

Bunları uygulayan varlıklı  kişi, ancak o zaman  sade  vatandaşımızla  kıyaslanabilir.

Bunların dışında benim için o sade vatandaşımız o hayırsever iş adamından daha cömert olmuş olacaktır.

Esas baş tacı edilmesi, değer verilmesi gereken sade vatandaştır.

Devlete vereceği vergiyi, yaptırmış olduğu mal ve hizmetlerden  düşen, inancı varsa vermesi gereken zekatı  vererek hayır yapmak "gerçek anlamda  yardım ve  hayırseverlik" değildir.

Atalarımız bu durumu şu  sözleriyle özetlemişlerdir:
 "Az veren candan, çok veren maldan verir."