Her Gördüğünü Hızır, Her Geceyi Kadir Bil

Abone Ol

            Bir gün annesi tarladan kaldırdığı buğdayları, biriyle Ubeydullah-ı Ahrâr`a gönderdi. Ubeydullah-ı Ahrâr buğdayları ambara koymakla meşgulken, buğdayları getiren kimse, boş çuvallarını alıp gitti.

Nereye gittiği ve hangi yoldan gittiği belli değildi. Ubeydullah-ı Ahrâr o anda neden bu zavallı ve garip kimseden dua almadığına üzüldü. İçine garip bir ızdırap çöktü. 
            Buğdayı olduğu gibi bırakıp koşarak o kimsenin peşine düştü. Yanına vararak tevazu ile kendisine dua etmesini istedi ve;
-Beni gönlünüze alın. Hâlime biraz inayet nazarıyla bakın. Belki duanız ve himmetiniz bereketiyle Allahü teâlâ beni bağışlar, merhamet eder de yolum açılır, dedi.
Onun yüzüne şaşkın ve hayret dolu ifadelerle bakan zat;
-Zannediyorum ki Türk şeyhlerinin söyledikleri; "Her geleni Hızır bil, her geceyi Kadir bil" sözüne göre hareket ediyorsun.
Fakat ben hiçbir özelliği olmayan kendi hâlinde yaşayan bir kimseyim. Elimi yüzümü bile layığı ile yıkamayı bilmem. Senin istediğin şeyden ben haberdar değilim. O bende yoktur" dedi. 
Ubeydullah-ıAhrâr duâ etmesi için yalvarmaya devam etti. O kimse, Ubeydullah-ı Ahrâr`ın yalvarışına dayanamayarak ellerini kaldırdı ve; 
-Allahü teâlâ senin kalp gözünü açsın, diye dua etti. Bu dua bereketiyle Ubeydullah-ı Ahrâr`ın kalbinde açılmalar oldu!!!
            Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
 
 
          Bilal KARADAĞ
bkaratag02@hotmail.com