Okumak okul hayatımızla sınırlı değildir. İster öğrenci, ister avukat, ister doktor veya sanatçı olun herkesin okuması gereken evraklar, kitaplar bulunur. Bir ev hanımı bile çocuklarının derslerini yaptırırken, örgü modellerini dergiden araştırırken okumak durumundadır. Buna rağmen okuma oranımız geri kalmış ülkeler seviyesindedir.
Görüştüğüm on kişiden dokuzu çocuklarının okumayı sevmediğini, zoraki kitap okuduğunu söylüyor. Gördüğüm iyi okuyan üniversite mezunları bile en fazla 300 kelime okuyor(hızlı okuma eğitimi almamış olanlar)
Çocukluğumdan beri kitap okumayı çok severim. Daha ilkokuldayken harçlıklarımı biriktirir, kitap alırdım. Bu okuma aşkını babam ekti yüreğimize. Kitap sevgi demekti, tutku demekti benim için. Yıllar sonra bir arkadaşla inatlaşıp(biraz inatçı olduğum doğrudur )hızlı okuma eğitimi aldım.
Çok uç bir fikirdi bana göre; insan nasıl bu kadar hızlı okuyabilirdi.
Ben çok sevdiğim kitapları ağır ağır, içime sindire sindire hatta acaba iyi anladım mı diye çoğu kez cümleyi çift baskı okuyarak günlerce bir kitabı bitirmeye çalışıyordum.
Oysa eğitim aldıktan sonra okuma hızım 145 den 750 ye çıktı. Sonra hızlı okuma uzmanlık eğitimi aldım. Bu değerli bilgiyi paylaşmalıydım insanlarla. Ve başladım eğitimlere. Bu eğitim okumayı sevenlere artık daha çok kitap okuma imkânı verdi. Okumayı sevmeyenlere okumayı sevdirdi.
Günümüz şartlarında bizleri etkileyen o kadar çok etken var ki; kitap okumak tam bir kargaşa haline gelebiliyor. Bilgisayarın, telefonun, tabletin… Vs. başından kalkamıyoruz. Maalesef şu anda evlerimize doldurduğumuz kitaplar rafları süslemekte.
Okunmayan kitaplardan parası olan herkes kütüphane oluşturur. Önemli olan okunmuş kitaplarla kütüphaneni doldurmak ve ilmi aldıktan sonra sevgiyle bırakabilmek.
Dinimizin ilk emri olan OKU ifadesinde öyle derin anlamlar var ki, bunu anlamak ve anlatmak derin bir idrak ister.
Irmak Suna Binici
Email: irmaksunabinici@gmail.com