İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi

Abone Ol

Adıyaman’da yıldızı parlayan sektör olarak lanse edilen mermerciliğin ilimizde ciddi olarak tartışıldığını düşünmüyorum.

Genellikle istihdama ve ilimiz ekonomisine sağlayacağı yararlar üzerinde durulduğu ve bu konuda aç bir il olduğumuz için mermer ocaklarının çevreye ve ekosisteme vereceği kalıcı zarar ve tahribatlar üzerinde ciddi olarak pek durulmadı ya da durulmak istenmedi. Öyle düşünüyorum.

Oysa yarar-zarar hesaplaması yapılırken bu değerlendirmenin mutlaka yapılması gerekir/di.

Bu konu etkili, yetkili ve uzman kişilerce tekrar masaya yatırılır mı, yoksa iş işten geçti mi bilmiyorum. Ama eğer tahribat ve kalıcı zararlar söz konusu ise memleketimizin ve nesillerimizin geleceği açısından bu ve benzeri konular mutlaka çok yönlü değerlendirilmeli.

Konuya dikkat çekmek ve fikirleri almak amacıyla Facebook hesabımda bir paylaşımda bulundum. Dikkate değer görüşler paylaşıldı. Burada bunların bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yapılan bütün yorumlar önemli ve değerli olmakla birlikte, yerimizin azlığından sadece teknik bilgi içerenleri almaya çalıştım.

Görüşlerini paylaşan arkadaşlara teşekkür ediyorum. Söz onların…

Yaptığım paylaşım:

Şehrin kuzeyinde bulunan mermer ocaklarının su kaynaklarını ve ekosistemi yok ettiği söylentilerine dair fikri olan var mı?

Yapılan yorumların bir kısmı:

Yunus Durmaz: Abi mermer su tutma kapasitesi en fazla olan kayaçlardan biridir. Mermerler çıkarıldığında var olan suların kayaçların arasında tutulması çok zorlaştığı için su kaynakları önemli derecede azalır.

Habip Akgün: Kesinlikle alakası yoktur mermerler yüzeyden en fazla 30 40 metre derinliğe kadar inilerek çıkarılmaktadır oysa o bölgede yer altı suları 200 300. Metrelerde ancak bulunabilmektedir. Suyun azalmasının sebebi az yağış ve sondajlar ile çekilen sulardır.

Mehmet İsmail Yücedağ: Bir madenci olarak Hocam yapılan her türlü açık kazı hem su kaynaklarına hem o bölgede yaşayan canlılara zarar verir. Zarar vermez diyenler yanlış bilgi verir. Bu durumu minimize etmek için ciddi bir takip ufak bir yanlışa büyük cezalar kesilmelidir. Maden ocakları maden çalışmaları her türlü zarar verir. Adıyaman da çıkan mermer ocaklarını 3 sene önce gezmeye gittim durum içler acısı. İnşallah bir gün izne gelirsem sizin de zamanınız olursa beraber bakmaya gidelim sayenizde belki bir daha görme fırsatı bulmuş olurum. Bu konu ile ilgilenmenizi içtenlikle istiyorum hocam. Dua ile selametle Hocam...

Ahmet Zafer Tel: Hepsi yetkili makamlardan izinli işletmeler. Hangi kurum ne şekilde izin verdi, takibini yapıyor mu, sonuçlarını değerlendiriyor mu? Ekolojik koridor var mı, yaşam alanı kesintiye uğruyor mu? Bunlar bilinene kadar derhal bu işe bir son verilmelidir. Ayrıca Atatürk barajında su tutulunca bilim literatürüne bir deprem türü eklendi. Mermer çıkarma da başka bir depreme sebep olabilir. Çünkü 1 inci derece deprem bölgesi ve fay hattının tam üzerindedirler.

Kemal Karakuş: Sinan Hocam;
Yeraltı suları; kabaca anlatmak gerekirse, yağmur ve kar sularının kaya ve zeminlerin arasından süzülerek yerin derinliklerinde toplanmasıyla oluşur ki buna beslenim alanı deniliyor. Dolayısıyla bu beslenim sahası ne kadar geniş ve kayalar ne kadar geçirgense yerin altına süzülen su da o kadar çok olur. Mermerler de daha çok kristalize olmuş kalkerlerden oluşur ve genellikle masif ve kalın tabakalıdır. Bu mermerlerin alınması yağış yüzeyini arttırdığından süzülen su da daha çok olur. Dolayısıyla mermer işletmeleri yeraltı sularını olumsuz etkilemez, bilakis olumlu yönde bile etkiler denilebilir. Yeraltı sularının miktarı tamamen beslenim yani yağış ve çekimle alakalıdır. Son yıllarda oldukça kurak bir periyottan geçiyoruz. Bu da suyun azalmasına neden oluyor. Ancak çevre kirliliği bakımından mermer işletmeciliğinde maalesef işletme şekli ve artıkların depolanma usullerine dikkat edilmemektedir. Bunların sıkı denetim altında tutulması lazımdır.

Hakan Çalışkan: Su kaynağı konusunda ki bilgi çok yanlış hatta bilakis olumlu etkisi var bile denebilir. Mermerler metamorfik kireç taşları olduğu için akifer özelliği göstermez kaldı ki yüzeyden alınan malzemenin yeraltı suyu ile alakası olmaz. Yaşadığımız kuraklık var ise eğer bu ilk olarak yağış potansiyelimiz ikincisi mevcut potansiyelimizi değerlendirip suyu kanalize etmekle görevli mercilerin üretim ve ulaştırma hizmet politikalarıyla ilgili. Ekosistem konusunda mevcut yüzey kayaçlarda hayat bulan bitki ve hayvanların elbette çalışılan bölgede olumsuz etkilenmeleri söz konusu fakat sistemi kaide manasında etkilemez. Bu aynı zamanda çalışan mermer ocaklarının üretim politikaları ve denetim kalitesiyle alakalı. Özet olarak bahsedilen ve kulaktan kulağa dolaşan olumsuzluklar şehir efsanesi. Saygılarımla.

Bülent Canlı: Ocaklar açılırken sadece Kuru mermer kalkmayıp üzerindeki bitki örtüsü bağ bahçe ve ormanlar da kalkmaktadır. Yeraltı suları yağan yağışların emilimiyle akiferlerde toplanır. Gözeneklilik ve geçirimlilik önem arz eder ağaçlarda sızmaları olumlu yönde etkileyen sebeplerden bazılarıdır. Ormana düşen yağış gözenekli orman toprağından sızarak ana kaya çatlak sistemine, oradan da kaynaklara, derelere ve yeraltı suyuna ulaşır. Suların azalmasında ana etken yağışlardır. Ama Taş ocağı yarmaları kaya çatlak sistemini kestiği için, yeraltı suyuna sızan suyun da açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına sebep olabilirler. Su azlığını Tamamen mermere bağlamakta yanlış kesinlikle alakası yok demekte doğru değil.

Suat Tekin: Yer altı sularının toprağın geçirgenliği ve yağış rejimi ile ilgili olduğu arkadaşlarımız tarafından çok güzel bir şekilde özetlenmiş. Teşekkür ediyorum. Yağış düzenli ve toprak geçirgense, yer altı suyu bol olur. Yağış düzensiz ya da yetersiz ise yer altı suları az olur.
Yani yer altı suyu, yağışların infiltrasyonu ile doğrudan ilgili.
Bu teknik ve doğru bir bilgi, ancak bu bilgiyi yüzey şekilleri, hareketleri ve müdahaleleri ile ilişkilendirirken, daha doğrusu insan müdahaleleriyle açıklarken, müdahalelerin biçimi ve maksadı ne olursa olsun zararsızdır sonucunu çıkaramayız.
Bu yüzden şunu en baştan söyleyelim. Doğaya yapılan her müdahale ekosisteme zarar verir. Ekosistem dediğimiz şeyse bütüncül bir yapı, bir sistem olup, canlı cansız bütün varlıkları kapsar ve karşılıklı dengeye dayanır. Birine yapılan/yapılacak bir müdahale, milyonlarca yıl da meydana gelen bu dengeyi bozar. Hatta zararlı hale dönüştürebilir.
Buradan mermere gelirsek; mermer, ekosistemin bir parçası olduğu için çıkarılan her parça, üzerindeki bitki örtüsünü yok ettiği, toprak yapısını bozduğu ve yaban hayatına zarar verdiği için, ekosistemle doğrudan ilgili olup, su-toprak rejimini/dengesini bozar. Sosyal hayatı bile etkiler. Çünkü Hayvancılık ölür. Yaban hayatı biter. Otlaklar yaylaklar yok olur vs.
Bu da göç ve düzensiz kentleşme gibi bir dizi sorun yarattığı için sosyal sorunlar başlar.
Peki dünya bu işi nasıl yapıyor?
Dünyanın her yerinde mermer ve benzeri değerli taşlar ve madenler çıkarılır ve işletilir.
Yorumlardan anladığım kadarıyla, bazı arkadaşlar, jeoloji ve ziraat mühendisi. Çok da güzel açıklamalar yapmışlar. İsterseniz bu bilgilere ek olarak dünyadaki uygulamalardan birkaç örnek verelim. Bu, konunun anlaşılmasını daha da kolaylaştıracaktır. (Suat Tekin’in devam eden yorumu da var ancak yerimizin darlığından dolayı alamadım. İsteyenler Facebook sayfamdan okuyabilirler.)