Eskiden, insanlar ikiyüzlüdür diye bilirdik ve ona göre davranırdık.
İnsanlar arasında, ikiyüzlü insanlar açık-seçik görülürdü, görülebilirdi.
Oysa şimdilerde insanlar bırakın ikiyüzlü olmayı, iki bin yüzlü olmuşlar.
Bin bir suratlı insanlar arasında bir yaşam sürmeye çalışıyoruz.
Hangi yöne dönerseniz, bilmem kaç yüzlü insanlardan biriyle illa ki karşı karşıya kalırsınız.
Hemen her konuda, her alanda, her meslekte, her işte ikiyüzlü insanlar ele geçirmiş, almış başını gidiyor. Böylesi durumlarda, nasıl bir savunma mekanizması üreteceğimizi bilemiyoruz.
Bazen öyle bir an gelir ki, kendi kendinizden şüphe etmeye başlarsınız, “acaba söylediklerim doğru mudur!” diye, kara kara düşünüp durursunuz.
Bazen doğru bildiklerinizi yanlış, yanlış bildiklerinizi doğru diye savunur duruma gelirsiniz.
Hayata, olaylara ve olanlara olan bakış açınız, idrak etme, yorumlama, mukavemet, değerlendirme kabiliyetiniz bile değişir, farklılıklar arz eder.
Eylemleriniz, söylemleriniz, çözümleriniz ve çözüm önerileriniz bile farklılaşır, her an değişkenlik arz eder.
Sakın bunların olmadığını, olmayacağını kimse söylemesin.
Çünkü siyasetçisi, politikacısı, futbol severi, sanatçısı, dinlisi-dinsizi, aydını-cahili, hangi izme mensup olursa olsun, şucusu-bucusu, hemen aklınıza gelebilecek her yer, zaman ve mekânda yaşayan insanlar arasında bunları görebilirsiniz.
Belki ilk an da “bunda ne var ki dünya var olduğundan beri bu böyledir” diyerek kendinizi rahatlatabilirsiniz; haklı olabilirsiniz, ama bu son dönemlerde oldukça fazla olmaya başladı,
O kadar fazla olmaya başladı ki, artık aklına gelen her yer, yerde, zaman da ve duruma göre sayısız bakış açışı ve sayısız değişkenlikler söz konusu…
Değişkenlikler ve farklı bakışlar olması gayet normal karşılanabilir, ama bir an da değişmeler, farklılaşmalar, binlerce yüzlü olmalar akıl karı değil.
Canlıların en şereflisi olan insan olarak, hoşumuza gitse de, gitmese de, maalesef durum bundan ibarettir.
Bu farklıklar nedeniyle, hoşuna gitmişse oh ne ala, ama hoşuna gitmemişse tu kaka diyoruz, işte o zaman da dananın kuyruğu kopuyor.
Her türlü melanet ortaya çıkmaya başlıyor.
İnsanlar arasında soğuk rüzgârlar esiyor.
İnsanlar birbirini vuruyor, kırıyor ve cinayetler işleniyor, nefret düşmanlık, kin gibi insanlık dışı uygulamalar ortaya çıkıyor.
Herkes birbirini suçluyor, ırkçılık, ötekileştirme, ayrıştırma ve akla gelmedik her türlü savaş derecesinde kıyımlar ortaya çıkıyor.
Her konuda olduğu gibi, dünyanın birçok yerinde yaşanan ölümlerde bile, dünya üzerinde yaşayanlar arasında ikiyüzlülük söz konusu. Bir tarafta ölümlere sessiz kalınırken, diğer tarafta öldürenlere destek çıkılıyor katkı da bulunuluyor. Haklı ve haksız olması hiç fark etmiyor.
Ülke içinde ve dışında kendilerine yakın, kışkırtıcı eylemlerle, görevlendirilen gözü dönmüş bilmem kaç bin yüzlü insanlarla, her yer yakılıyor, yıkılıyor, parçalanıyor ve Vandalizm’in kendilerince en güzel örnekleri sergileniyor.
O kadar çok yüzlü olanlar var ki, başka yerlerde, başkalarına haksız uygulamalar olduğunda bıyık altından gülerek ses çıkarmayanalar, sıra kendilerine geldiğinde kıyameti koparıyorlar.
Nerede, kimden, nasıl gelirse gelsin, dili, dini, ırkı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun, ikiyüzlü davranarak, olan bitene kayıtsız kalmak hiçbir inanca sığmaz.
Mademki insanız o halde yüzümüz tek olmalı, yüzümüz bin bir şekle bürünmemeli, bir taraf farklı, diğer taraf farklı olmamalıdır. Ne isek o olmalıyız. Çünkü bunun ceremesini hepimiz çekiyoruz. Yetmiyor geleceğimiz olan çocuklarımız bile çekiyor. Artık uyanmalıyız, kendimize, özümüze, insanlığımıza dönmeliyiz. İnsani gereklerimizi yerine getirmeliyiz. Bu dünya, bu ülke hepimize yeter de artar bile. Yeter ki birbirimize tahammül edelim, hoşgörülü olalım.
Bugüne kadar ikiyüzlü olanlar bir şey elde edemedi, bundan sonra da ikiyüzlü değil, kaç bin yüzlü olsalar da bir şey elde edemezler.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com