İnsanları tanımıyoruz.
Birbirimizi anlamıyoruz.
İnsanca yaşamıyoruz/yaşayamıyoruz.
İnsanlığın gereği olanları yapmıyoruz.
Ne yapıyorlar, ne yapmak istiyorlar.
Gerçekten akıl sır erdirmek çok zor.
Nerede, ne zaman, nasıl hareket edeceklerini, kiminle neyi, nasıl konuşacaklarını bilemeyen insanlar anımsanmayacak derecede çok.
Patavatsız, dengesiz, tutarsız...
Ne konuşuyorlar, nasıl konuşuyorlar, nerede, niçin konuşuyorlar?
Özellikle karşımızdaki insanla, etik olarak konuşma adabını bilmiyoruz.
Kimi insanların yaptığını beğenmiyoruz.
Belki de hesabımıza gelmiyor.
Takdir, taltif ve teşekkür etmiyoruz.
Destek yerine, köstek oluyoruz.
Ayağını kaydırmak, alaşağı etmek için, her yola başvuruyoruz.
Unutmayalım!
Bazılarının ayağını kaydırmaya çalışanların, ayağı da kaydırılır.
Bu düstur, bence her zaman kulağımıza küpe olmalıdır.
İnsanın emeğine saygı kalmamış.
Verilen emeğin kıymetini bilmek, dökülen alın terinin hakkını vermek gibi mefhumlar ortadan kalkmış.
Mahiyetlerinde çalışan emek sahibi insanların maddi anlamda karşılayacak bedeller ödenmemektedir.
Yapılan işe, harcanan emeğe, az ücret ya da az karşılıklı bir değerle geçiştirmeye çalışılmaktadır.
Hâlbuki “Çalışanın alın teri kurumadan hakkını verin” demiştir mensubu olduğumuz din.
Dünyada ki en kolay iş, birilerine akıl vermektir.
Her konuda, her şeyden konuşmaya bayılırız.
Karşımızdakine bilgiçlik taslayıp, ukalalıkla her konuda kendisine yol göstermek amacıyla konuştukça konuşuruz.
Başkalarının da bileceği bir şeyler olabileceğini düşünemez ve kabullenmeyiz.
Konuşmaya gelince, mangalda kül bırakmayız, ama iş uygulamaya gelince, bir arpa boyu yol kat edemeyiz.
Unutmayalım!
Çinlilerin meşhur bir atasözü vardır. “ Bana balık vereceğine, balık tutmasını öğret”
Belki insanlara vereceğimiz en güzel şey, onlara sahibi olduğu edinimlerini ve değerlerini kullanabileceği imkânlar yaratmaktır.
Benim bildiğim her şey doğrudur.
Ben yapıyorsam demek ki doğrudur diyerek, karşımızdakini pek hesaba almayız.
Benlik, karmaşıklık en üst seviyede.
Çalıştırdığımız insanların emeklerinden, gücünden, kuvvetinden faydalanırız.
Bir süre sonra, hiçbir şey olmamışçasına paçavra gibi bir kenara atar dururuz.
Haklıymışız gibi bir de yolda kasıla kasıla yürüyerek hava atarız.
Veren Allah, çabuk da alır, unutmayın!
İnsanca yaşamaktır, her kişinin hakkı.
Türlü hikmetin sırrı, insanlarda saklı.
Doğruluk dürüstlüktür, er kişinin hakkı.
Tek çözecek insandır, eğer varsa aklı.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com