Arap baharının yarattığı ve birçok ülkenin yönetimlerinin alaşağı edildiği dünyada, dengeler değişiyor. Bu dengeler içerisinde, sağlam yapısıyla, özellikle 2011 yılında güçlü konumuyla Türkiye’nin Ortadoğu’ya ve Müslüman coğrafyasındaki liderlik konumu da sekteye uğratılmak isteniyor. Başını Amerika’nın çektiği ve batılı ülkelerin desteklediği İslam ülkelerinin İran’ı İslam lideri gösterme gayret ve çabaları, Hamas’ ın da İran’a yakınlaşması da bu söylemi güçlendirmektedir. Gezi olaylarıyla Türkiye’yi istedikleri ortama çekemeyenler, aynı senaryoyu Mısır üzerinde uyguladılar ve başarılı olmuş görünüyorlar. Halkın desteğiyle iktidara gelen Mursi’yi indirerek, yerine Sisi gibi bir katili getiren ABD ve Batılı ülkeler, Hamas’ın da istediğini alamamasından dolayı İran’a yakınlaşmasını sağlamışlardır.
İslam Lideri Türkiye Mi İran Mı?
İran’ın Hamas’la yaptığı dirsek temasıyla, Suriye’deki iç kargaşada, Esad’a verdiği ekonomik destekle, bir nevi İslam liderliğine oynuyor görüntüsü veriyor. En azından müttefik Emperyalist dış güçler öyle istiyor/görüyor/görmek istiyor. Rusya’nın desteğini de arkasına alarak, Ortadoğu’da diplomatik, siyasal ve ideolojik etkinliğini, Amerika ve Batılı ülkelere kabul ettirmiş havası yaratmak istiyor.
İran’ın bu kadar güçlü olduğunu kabul ederek/inandırarak ve biçtikleri rolle, Amerika ve Batılı ülkeler ne yapmak istiyorlar?
Öncelikle Amerika ve Batı, ileride kendisine kafa tutabilecek ve Ortadoğu’da İslam dünyası liderliğine oynayan, güçlü bir Türkiye istemiyor. Müslüman olmalarına rağmen, Türk insanı ile İran insanı arasında bir takım farklıklar bulunmaktadır. Bu etnik farklıkları kendi lehine değerlendiren, İran ile Türkiye’nin arasını açmaya ve soğuk rüzgârlar estirmeye çalışıyorlar. Türkiye ile İran’ı bölgesel bir rekabete zorlayarak, hem Türkiye’yi belli bir noktada tutmaya, hem de İran’ı istekleri doğrultusunda yönlendirme amacı güdüyorlar. Gerçekten İslam’ın lideri İran ‘mı, Türkiye’mi?
İran, Hamas’a verdiği destekle, İsrail’e kendi menfaatleri doğrultusunda verdiği gerek ekonomik, gerekse siyasal destekle, Suriye de devam eden kaos ortamında, akıtılan kanlar ve yapılan zulümlere karşı, Esad’a verdikleri destekle; Amerika ve Batılı ülkeler lehine, Ortadoğu’da bir takım dengeleri değiştirme amacı güdüyorlar. Hem Amerika’nın, hem Batılı ülkelerin, hem de Rusya’nın desteğini arkasına alarak, İslam lideri görünen Türkiye’ye karşı bir mesaj algılaması yaratmak istiyorlar.
Bilindiği gibi, Türkiye’nin Ortadoğu açılımı genel itibarıyla Esad Yönetimi ve Filistin Meselesi özelinde de Hamas ile kurulan stratejik işbirliği ekseninde başlamıştı. Esad Yönetimi’nin en önemli bölgesel destekçisi İran iken, Türkiye, Esad muhaliflerine destek vermektedir. Bunun yanı sıra, Filistin Meselesi bağlamında, anahtar aktörlerden biri olan Hamas, İran’a yakınlaşırken, Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkileri yeniden işbirliği düzeyine çekilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, Arap Bahar’ının Türkiye’nin Ortadoğu açılımını durdurduğunu ve Türkiye’yi geri adım atmaya ve bölgesel baz da ötekileştirdiği, İsrail ile yeniden işbirliğini tesis etmeye ittiğini göstermektedir. İran ise, Türkiye’nin aksine bölgesel gücünü ve etkinliğini arttırmaktadır. Türkiye’nin muhalif her konuda karşı tarafı desteklemektedir.
Ortadoğu’da Arap baharının öncesi ve sonrasında Amerika’ya ve Batı yanlısı yönetimlerle, dengelerin değiştirilmesi adına, bir takım kirli ittifaklar oluşturulmak isteniyor. Görünen o ki bir kirli ittifaklar içerisinde, en büyük rol İran’a biçilmiş görünüyor. Bu anlamda İran’a her türlü destek sağlanmakta, dünya arenasında ekonomik, diplomatik ve siyasal destek gibi kolaylıklar sağlandığı görülmektedir.
İranın bölgesel liderliği söz konusu iken, Türkiye’nin bu durumdan nasıl etkileneceği, 2011 yılındaki o etkili ve güçlü durumuna tekrar dönüp dönemeyeceğini ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
Türkiye’yi de itibarsızlaştırarak, yönetilmez duruma getirerek ve başsız bırakarak kaosun içine çekmek istiyorlar.
Hiç de öyle ümitsizliğe kapılmaya gerek yoktur. Mücadeleci, cesur, yiğit, mağdur, mazlumun yanında olan bir Türkiye ve yönetimi bulunmaktadır. Emperyalist dünyaya karşı, Yahudi ve Mason lobilerine karşı, İsrail’e karşı dik durabilecek bir güce ve kararlılığa sahiptir. Her ne kadar dünya birleşip, Türkiye’yi kırmızıçizgilerle altını çizseler de, bu millet başka milletlere benzemez. Kaos ve nefreti önleyecek bir güç muhakkak olacaktır, bu güç ve zulüm karşısında, adalet daima mazlumdan yana olacaktır.
Türkiye, dünya dengelerinde ve Ortadoğu’da her zaman önemli güç olmuştur, olmaya da devam edecektir. Yeter ki siyasi kavgalarla, iç çekişmelerle zayıf düşmeyelim.
Amerika, Batılı emperyalist güçler, Rusya hiçbir zaman Osmanlı ruhunun uyanmasını istemezler ve istemiyorlar. Bu uğurda “düşmanımın düşmanı dostumdur” felsefesiyle tarihten bu yana, hep anlaşmazlıklara geçen bir süreçte, İran’la Türkiye’yi karşı karşıya getirmek istiyorlar. Bununda en bariz örneği olarak, Iranı İslam coğrafyasının lideri olarak lanse etmelerinde yatıyor.
Kerim Baydak
kbaydak61-artan@hotmail.com