İSLAM NE DEMEKTİR
- Sözlük Anlamı:
İslam kelimesi Arapça bir kelime olup “silm” ve/veya “selm” kökünden türemiş ve barış, kurtuluş, teslim olmak, teslim etmek, vermek anlamındadır. Elbette burada geçen “teslim olmak” tabiri barışa ve esenliğe teslim olma, doğruya ve hakka uyma olarak anlaşılmalıdır.
İbn Munzur ve İbn Kuteybe İslam (Silm) kelimesini (isteyerek) “doğru olana boyun eğmek ve barış ortamına girmek için itaat etmek” şeklinde açıklamışlardır.[1]
- Terim Anlamı:
Bazı âlimler İslam kelimesini terim olarak şu şekillerde izah etmişlerdir: [2]
- “Allah’a tam teslimiyet, hükümlerine boyun eğme ve emirlerine uyma” (Eş’ari)[3]
- “Kişinin kendini bütünüyle Allah’a teslim etmesi, sadece ve tamamıyla O’na kulluk edip ortak koşmaması” (Mâtürîdî)[4]
- “Kalpteki inancı dille ifade edip fiillerle gereğini yerine getirmek suretiyle Allah’a takdir ve hükmettiği her hususta boyun eğip teslimiyet göstermek” (Râgıb el-İsfahânî)
- “Hz. Peygamber’in haber verdiklerini samimiyetle benimseyip onlara uymak” (Seyyid Şerîf el-Cürcânî)[5]
- Kuran’da İslam Kelimesi:
- “Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.”[6]
- “Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.”[7]
- “Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”[8]
- “Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.”[9]
- “Allah'a and içiyorlar ki (o inkar sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkar sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkara sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir.”[10]
- “Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.”[11]
- “Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."[12]
- “İslam'a çağrıldığı halde, Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.”[13]
- “Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”[14]
Bu ayetlerden anlaşılmaktadır ki Kuran-ı Kerimde “İslam” kelimesi, Allah’a yönelmek, O’na teslim olmak, tevhid inancına sahip bulunmak, Allah’a teslimiyetin gereğini yapmak anlamlarında kullanılmaktadır.[15]
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki Kuran-ı Kerimde “Hanif” kelimesi de İslam anlamında kullanılmış, Hz. İbrahim’in Yahudi veya Hristiyan değil Hanîf-Müslim olduğu belirtilmiştir.[16]
- Hadislerde İslam:
Klasik hadis kaynaklarının bilhassa “İman” bölümlerinde İslam ve İslam’la ilgili çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Tirmizi, Allah katında dinin İslam olduğunu belirmekte ve bunun kolaylaştırılmış “Haniflik” olarak tanımlamaktadır. [17] Buhari’de de aynı ifadeler yer almaktadır.[18]
- İman-İslam İlişkisi
Kelam âlimleri tarafından İslam ve İman’ın içerik bakımından birbirlerinden farklı olup olmadıkları tartışılmış, Matturidî ve Mutezile alimleri İman ve İslam’ın terim olarak aynı şey olduğunu söylemişlerdir.[19] Eş’ariler ve Selefiyye alimleri ise bu iki kelimenin aynı şey olmadığını birbirinden ayrı anlamları olduğunu belirtmişlerdir. Bunlara göre imana nazaran İslam, imanı da kapsayan daha kapsamlı bir terimdir. Buna delil olarak da “Bedevîler, "İman ettik" dediler. Şunu söyle: "Henüz iman gönüllerinize yerleşmediğine göre, sadece boyun eğdiniz. Bununla beraber Allah’a ve resulüne itaat ederseniz yaptığınız hiçbir şeyi boşa çıkarmaz; Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir."[20] ayetini delil gösterirler.[21]
Özetleyecek olursak İslam:
Hz. Muhammed’in temel öğreti ve esaslarını vahiy yoluyla Allah’tan aldığı ve ilk uygulamalarını bizzat kendisinin gerçekleştirdiği, zamanla Müslüman toplumlar tarafından insanlığın diğer zihnî ve amelî birikimlerinden de istifade ile geliştirilen din ve dünya görüşünün; insan, toplum, devlet gibi insanî konularda kendine has ilkeleri ve felsefesi bulunan tarihî tecrübenin, kültür ve uygarlığın genel adı olmuştur.[22] Bir insanın bencillikten kurtularak gücüne güvenmekten vazgeçip alçak gönüllü bir kul olarak Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olması demektir. Bu durumda olan insanlara da Müslüman denmektedir.
İman ise Allah’a tam bir teslimiyetle beraber, onun varlığına, birliğine eşi ve benzeri olmadığına hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyin ona muhtaç olduğuna, doğmadığına, doğurulmadığına, hiçbir şeyin ona denk olmadığına eşi, benzeri ve ortağı olmadığına, esirgeyen, bağışlayan, cezalandıran ve mükâfatlandıran olduğuna, varlığının evveli ve sonu olmadığına, zamanın ve mekanın ve her şeyin yaratıcısı olduğuna peygamberine, kitaplarına, meleklerine, öldükten sonra tekrar diriltilip hesaba çekileceğine, bunun sonucunda cennete veya cehenneme gideceğine (ahiret gününe) tam bir teslimiyetle ve hiç şüphe etmeden, görmüş yaşamış, şahit olmuş gibi inanmaktır.
[1] Mustafa Sinanoğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, 23. Cilt, S. 37
[2] Mustafa Sinanoğlu, a.g.e.
[3] İbn Fûrek, s.155; krş. Bâkıllânî, et-Temhîd, s. 392
[4] Kitâbü’t-Tevḥîd, s. 394; krş. Nesefî, II, 817
[5] et-Taʿrîfât, “İslâm” md.
[6] Al-i İmran Suresi, 3/19
[7] Al-i İmran Suresi, 3/85
[8] Maide 5/3
[9] En'am 6/125
[10] Tevbe 9/74
[11] Zümer 39/22
[12] Hucurat 49/14
[13] Saff 61/7
[14] Bakara 2/208
[15] M. Sinanoğlu, a.g.e.
[16] Al-i İmran 3/67
[17] Tirmizî, “Menâḳıb”, 32, “Müsned”, I/236
[18] Buhârî, “Îmân”, 29
[19] Mâtürîdî, s. 398
[20] Hucurat, 49/14
[21] el-İnṣâf, s. 89-90, İbn Teymiyye, Kitâbü’l-Îmân, s. 30
[22] M. Sinanoğlu, a.g.e.