“Hizb” ve “Allah” lafzından oluşan Hizbullah tabiri, sözlük anlamı itibariyle “Allah taraftarları” demektir.
Oysa bugün “Allah’ın taraftarları” ismiyle anılan Hizbullah örgütü, Suriye’de Müslümanların kanını akıtıyor.
Örgütün lideri Hasan Nasrallah, Suriye için şunu söylüyor: “İsrail’e yapılan savaşın ilk günlerinde vaadettiğim gibi size zafer vaadediyorum. Biz bu savaşa gireceğiz ve kazanacağız.”
Yazık ki bunlar Hizbullah ismini almış, bu yöndeki tavrıyla ismiyle çeliştikleri gibi, İslam âleminde de kredilerini tüketiyorlar…
2006 yılında İsrail’e karşı 33 gün savaşan Hizbullah nerde? O günün Hizbullah efsanesi, o günün Nasrallah’ı nerede?
Lübnan’ın güneyi alev alev yanarken, İsrail’e karşı eşsiz bir direniş veriyorlardı.
Arap sokakları “Hizbullah-Nasrallah” sloganları atıyordu.
Arap rejimleri neredeyse “İsrail Hizbullah’ı bitirecek” diye sevinirken, kitleler bu onurlu direnişe destek veriyordu.
Nasrallah bir kahramandı, direniş lideriydi, müthiş bir karizmaydı ve İsrail’in hesaplarını bozup büyüsünü yok etmişti.
O günlerde Hizbullah sloganları atanlar, Nasrallah posterleri taşıyanlar Şii-Sünni ayrımı yapmadı.
Sünni ülkelerin sokaklarında, yönetimlere inat Nasrallah posterleri dağıtılıyor, destek gösterileri yapılıyordu. Çünkü onlar Lübnan’ı, Lübnan halkının özgürlüğünü koruyorlardı.
Pekâlâ, o Hizbullah şimdi nerede?
Bir zamanlar İsrail askeri gücünün büyüsünü yok ettiği gibi, bugün Suriye konusundaki tavrıyla, kendi büyüsünü yok ediyor. İsrail’le savaşanlar silahları Müslümanlara doğrulttu, İslam dünyasına doğrulttu.
Ortadoğu’nun çürümüş rejimlerinden birine destek için bir efsaneyi yok etti. Özgürlük mücadelesi verenler, özgürlük mücadelesi verenlerle savaşır hale geldi. Baas rejimi adına savaşmak, halkların özgürlüğünden daha baskın çıktı.
Öyle bir profil çiziyorlar ki; sanki Suriye işgal edilmiş gibi. Sanki ABD, ya da Fransız orduları Suriye’yi ele geçirmiş gibi.
Kime karşı savaşıyorsun, kime karşı zafer kazanacaksın?
Madem o kadar heveslisin, Irak işgalinde neden on binlerce insanı direniş saflarına gönderip ABD’yi bu ülkeden atmadın?
Bu mevzi, bu savunma, bu savaş aşkı, bu coşku, Müslümanların kıyımı üzerine kurulu. Karşında İsrail askerleri değil, Suriye’nin mazlum halkı var. O ülkede doğmuş, büyümüş kadınlar ve çocuklar var.
Aslında ortada bir gerçek var ki; bu coğrafyada kendi halkına silah doğrultanlar, halkla savaşanlar hep kaybetti:
Saddam Hüseyin, Şii-Kürt katliamıyla sonunu hazırladı ve bir bayram sabahı darağacında sallandı. Muammer Kaddafi saklandığı delikten çıkartılarak hunharca öldürüldü. Hafız Esad Hama katliamıyla Müslümanların nefretini aldı. Hüsnü Mübarek ise kodeste çürütülmeye terk edildi. Şimdi Beşşar Esad aynı yolda yürüyor.
Öyle görülüyor ki; Hizbullah da Suriye halkına silah doğrulttuğu için kaybedecek.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ