Kadın Olmak

Abone Ol

Biz kadınlar, daha çocukluk yaşlarımızdan itibaren, erkek çocuklardan daha farklı yetiştiriliriz. Aile içinde kızlara edep- adap ile birlikte nezaket kuralları da verilmeye çalışılır. Bu kurallar, toplum içinde kadının davranış modelleriyle birlikte üstleneceği rolü de ortaya koyarken, bir çok kısıtlayıcı kural da ister istemez devreye girer. Örnekleyecek olursak, genç bir kıza nasıl giyip kuşanması gerektiği, edepli bir şekilde oturup kalkması, bu şekilde konuşması, erkeğe karşı saygı duyması empoze edilirken, erkek çocuklara tanınan bir çok özgürleyici hak, genç kızlardan mahrum edilir. İstediği zaman partilere, gezilere gitmesi, grup olarak arkadaşlarıyla buluşması hep kısıtlanır. Bunun dışında ayrıca anneler tarafından; iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir ev kadını olma konusunda sıkı tavsiyelerde bulunulur. Bundaki amaç, kadının toplumdaki görevini belirlemiş olmaktır. Yani kadının görevi eş, anne ve ev kadını olmakla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlama doğal olarak toplum tarafından biçimlendirilmekten kaynaklanmaktadır.

Bir kadının  toplumda hak ettiği yeri alması için, öncelikle toplumsal yaşamda yer alması gerekmektedir. Toplumun her kesiminde kadınların da rol alması kadının kendini bir birey olarak hissetmesi açısından önemlidir. Bunun temeli de eğitimdir.Bu yüzden kız çocuklarının okutulması ve meslek sahibi olmaları toplumdaki düzen ve istikrar için de son derece gereklidir.

Oysaki kadınlarımız daha çocukken aldıkları rol eğitiminde, anaç özelliklerini kabul ederek büyürler. Bu ister istemez bütün kadınların en önemli rolü olur.  Bu rol gereği, çocuklarıyla ve eviyle, bir erkekten daha çok ilgilenir. Çünkü böyle yapması gerektiği her ne kadar öğretilmiş olsa da, doğurganlık yapısı nedeniyle bu duygu erkeklerden daha yoğun bir şekilde yaşanır ve toplum içinde bu role en uygun kişi yine kadın olur. Aslında kadınların da en sevdiği görevidir bu: İyi bir anne olma…İyi bir eş olma…

Aslında bu özellikler kadına değer kaybettirmediği gibi, önemini daha çok artırmakta, kadını eşsiz bir varlığa dönüştürmektedir. Yüce Allah “ Cennet Anaların Ayağı Altındadır” diyerek dinimizde de kadının önemini en güzel şekilde belirtmiştir. Birçok kadın; iyi bir eş, iyi bir anne olmanın yanı sıra, iyi bir iş kadını olarak da rollerine, kendi toplumsal hayatını da yerleştirmiş ve bunu da başarılı bir şekilde yapabilmiştir.

Buna rağmen yine de toplumumuzda en çok ezilen, en çok zarar gören cins yine kadınlardır. Ne acıdır ki, son günlerde kadına şiddet konusu, en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Şiddetin vurduğu acımasız toplumlarda, kadının eğitimli ya da eğitimsiz olması da farketmemektedir. Her yaştan, her sınıftan kadın bu şiddete maruz kalabilmektedir. Bu da erkek egemen bir toplum anlayışının yürürlükte olmasından ve kadına biçilen rolden kaynaklanmaktadır. Daha önce de söylediğimiz gibi daha çocukluktan bu acı temeli aileler oluşturmaktadır. Erkek ve kız çocukları farklı empozelerle yetiştirildiği için, erkek çocuklar ailenin başı, evde sözü geçen kişi olarak üst sıraya yerleştirilir. Kızlardan ise, erkeğe karşı bir boyun eğişle hayatlarına devam etmesi istenir. Bu  durum erkeği, kadın karşısında güçlü kılar. Toplum da eğer buna odaklıysa, ister istemez erkeğin, kadına uyguladığı şiddet su yüzüne çıkarak toplumda derin yaralar açılmasına neden olur.

Aslında Türk toplumunda ailenin, ailenin içinde de kadının yeri ve önemi büyüktür. Türkiye’de aile çağdaş hukuk anlayışına uygun esaslarla korunmaktadır. Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Kadın ve erkek eşitliğinin sağlanması toplumsal uzlaşmanın temeli ve direğidir.

Özellikle erkek çocuk yetiştiren aileler bu konuya daha duyarlı olmalı, karşı cinse saygı ve sevgi daha küçük yaşlardan empoze  edilmeli ve kadın erkek eşitliği vurgulanmalıdır. Bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi şarttır. Ancak bir toplum kadına hak ettiği değeri verirse çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmış olur. Bu konuda herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli, kadına verilen önem sözlerle değil davranışlarla vücut bulmalıdır.

Kadınlara karşı her zaman hoşgörülü ve saygılı olmak dileğiyle….

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI