Sizlere bu yazıyı, onlarca kadının yanarak can verdiği, günün Kadınları Günü olarak kutlandığı gerçeğinin verdiği burukluğu hissederek yazıyorum.
Kendimi şanslı adlediyorum. Bir çok hemcinsime göre, bu yazıyı yazarken yaşamadıklarımı anlatabilecek kadar güçlü bulabildiğim için şanslıyım. Evimde, kendime ait koltuğumda, kendime ait bilgisayarımla ve en önemlisi kendime ait düşüncelerden oluşan bir yazıyı yazabildiğim için, bunu yaparken kimseye hesap vermek zorunda kalmadığım için ve acaba birazdan başıma bir şey gelir mi korkusu yaşamadığım için şanslıyım.. Şanslıyız.. Ama sadece azınlığımız..
Daha cinselliğin ne olduğunu bilmeden, daha kendi cinsini bile bilmiyorken, daha kendi bedenini bile tanıma fırsatını bulamamışken, ana kucağında olması gerekirken, kirli eller tarafından bedeni kullanılan ve acılar içinde hayatı son bulan, minik canlar için yazıyorum yazımı..
Küçücük yaşta, ensest ilişkiye kurban giden, bir babanın öz kızına şehvet duyabileceği düşüncesi adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan düşüncenin kurbanı olan, minicik bedeninde kadın ilan edilen kızlarımız için, evde huzur içinde uyurken, bir sapığın tecavüzüne uğrayan ve büyük bedenlerin bile kaldıramayacağı bir çok ameliyat geçirip, kurtulamayan, kurtulsa da bu acıyı her daim bedeninde ve ruhunda taşıyacak olan çocuğumuz için, küçücük bedenine onlarca acı sığdıran masum canlar için, sadistçe uğradığı tecavüz sonrası; rahimden anüse kadar organı yırtılan, iç organlarında büyük hasarlar meydana gelen, onlarca ameliyat geçiren ve acıdan oturamayan, enfeksiyon kaparak acılar içinde kalan minik yavrularımız için, sapık düşüncelere ve psikopat davranışlara maruz kalan, daha oyun çağına yeni adım atmışken, küçük kadın olmak zorunda bırakılan kızlarımız için yazıyorum yazımı..
Mini etek giydi diye, tecavüzü normal kabul ettirilmeye çalışılan, sırf karşısındaki insan kılığında gezen yaratığın tahrik olmasının bedeli toplum tarafından da ödetilen kızlarımız için, terk edilmeyi hazmedemeyen eş ve sevgilileri tarafından yüzüne asit atılan, dövülen, öldürülen, yaşasa da hayatı zindan edilen kadınlarımız için, korkudan eş ve sevgililerini terk edemeyen, yaşarken kabir azabı çeken kadınlarımız için, karşı cinsten korkusuna, çekip gidemeyip, kurtuluşu ölümde gören ya da terk edip, çocuklarının acısıyla cezalandırılan kadınlarımız için, küçücük yaşta defalarca tecavüze uğrayıp, rızası olduğu gerekçesiyle damga yiyen kızlarımız için, oyun çağında evlendirilip, yaşıtları sokakta sek sek oynarken, çocuk bakmak zorunda bırakılan ve annelik beklenen kızlarımız için, daha beşiğindeyken hayatın acımasız yüzüyle karşılaşan minik bedenlerimiz için, sokakta kendi halinde evine giderken, yüzüne yumruk yiyen kızımız için, dolmuşta uygunsuz oturduğu ve açık giyindiği gerekçesiyle, adamım diye geçinen bir yaratıktan dayak yiyen kızımız için ve sayısız haksızlığa uğrayan tüm kadınlarımız için yazıyorum yazımı..
Dayak yiyen, öldürülen, tecavüze uğrayan, hakkını savunan ya da savunamayan, hayatında unutamayacağı ve iyileşilmeyen yaralar açanların, takım elbiseyle az bir cezayla kurtulmasına şahitlik etmek zorunda kalan, her şeye rağmen ayakta durmaya çalışıp, kendi yaralarını kendi saran tüm kadınlarımız için yazıyorum yazımı..
Tecavüzcüsünün başını kesip, köy meydanına atan kadınımız için, mutluluğu elinden alınan, çocukluğu çalınan, başkaları için yaşamak zorunda bırakılan, susan, susmayan, adına kader denilen şeyi kabul etmek zorunda bırakılan kadınlarımız için yazıyorum yazımı..
Kadınlar Günü gerekmez bize. Bize İnsanlar Günü lazım. İnsanca yaşayabilmemiz, korkmadan sokakta gezebilmemiz, hava karardıktan sonra tedirgin olmadan evimize gelebilmemiz, dolmuşta tek başımıza kaldığımızda hiçbir endişe duymadan, gideceğimiz yere kadar kalabilmemiz, komşuya emanet edildiğimizde kendimizi güvende hissedebilmemiz, sevgilimizi terk ettiğimizde hayatımızı tekrardan yaşayabileceğimizi bilmemiz, istemediğimiz hiçbir şeyi yapmak zorunda olmayacağımızı hissetmemiz, en güvendiklerimiz tarafından ihanete uğramayacağımızı bilmemiz.
Biz kadından önce insanız, hani şu bize tecavüz eden, döven, öldüren, ihanet eden erkekleri doğuran insanlarız..
İnsanca yaşayabilmemiz dileğiyle, eğilmeden, bükülmeden, haklarımız çiğnenmeden, özgürce, nefesimizi huzurla alabilmemiz dileğiyle ve bir sonraki Kadınlar Günü’nde bitmeyeceğini bildiğim kadın şiddetinin azalmasını umut ederek, mutlu ve huzurlu nice Kadınlar Günü geçirmemizi diliyorum.
Atatürk’ten kısa ve manidar bir yazıyla yazımı sonlandırıyorum...
Hoşça, dostça, umutla kalın..
Emine ÖZEL SUMMAK
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmâl ve kusurdur”..
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK