Mimar Sinan, Selimiye Cami karşısında oynayan çocukların yanından geçerken küçük bir çocuğun arkadaşına:
“Şu minare eğri yapılmış..” dediğini duymuş.
Mimar Sinan hemen küçük çocuğa: “Göster bakalım hangi minare eğri olmuş?” deyince, küçük çocuk eliyle işaret ederek “Şu sağ taraftaki minare eğri” diye göstermiş.
Koca Sinan ustalara “Bize bir halat getirin..” demiş. İşçiler halatı getirerek bir ucunu minareye bağlamışlar.
Koca Sinan küçük çocuğu yanına çağırmış ve “İşçiler şimdi halatı çekerek minareyi düzeltecekler. Minare düzelince sen tamam diyerek bizleri uyar..” demiş..
İşçiler halatı çekmeye başlamışlar ve biraz sonra küçük çocuk haykırmış:
“Tamaaam düzeldiii..”
Koca Sinan çocuğa: “Şimdi tamamen düzeldi mi?” diye sorunca, çocuk: “Evet düzeldi, şimdi daha güzel oldu, bak..” diye cevap vermiş.
Ustalar bu olanlara anlam veremeyince:
“Mimarbaşımız, sen herkesten iyi biliyorsun ki, minarede eğrilik falan yok. O halde niçin düzeltmeye kalkıştın?”
Mimar Sinan ustalara dönerek şöyle demiş:
“Bu küçük çocuğun kafasındaki minarenin eğriliğini düzeltmeseydik, çocuk caminin yanından her geçerken güzelliğini görmezdi, kafasındaki minare eğriyken.. Önlem alınmazsa, dedikodular aslı astarı olmasa bile iz bırakırlar.. Böylece caminin adı da eğri minareli cami olarak yayılırdı..”
Usta Mimar Sinan’ın bu cevabı inceliğin, anlayışın ve hoşgörünün simgesiydi.
Usta biliyordu ki kafalarda oluşacak eğrilikler ihmal edildikçe, umursanmadıkça telafi edilmesi, düzeltilmesi çok daha zor olacak belki de imkânsız hale gelecekti.
Tıpkı “şüyuu vukuundan beter” sözünün vurguladığı gerçeğe zamanında müdahale edilmediğinde toplumda meydana getirecek olumsuz havanın güvensiz ortamlara sebep olması gibi. Gerçi vakıa olmadan şayiası çıkacağı gibi, vaki olmuşun şayiası da çıkabilir…
Memlekette dillerde ya da sanal âlemde dolaşan, belki de maksatlı dolaştırılan bazı durumlar var ki, ilgilerin, yetkililerin ya da muhatapların zamanında müdahale etmemesi de aynı şekildedir.
Özellikle toplumun genelini ilgilendiren konularda şayia ve dedikodulara meydan vermemek gerek. Toplumlarda güven ve adalet duygusu sarsılmamalı, sarsılmasına müsaade edilmemeli.
Zamanında müdahale şayianın doğru olup olmadığını anlamakta önemlidir. Doğru bir olayın eğri olarak dışa vurumu da olabilir, kafalardaki eğriliğin doğru sanılarak söylenmesi de olabilir.
Başka bir şekilde söyleyelim. Birilerini töhmet altında bırakmak, karalamak da olabilir; saklanamayan, saklanılması istenmeyen ama dile getirilmesi bir şekilde sakıncalı olan doğru bir olayın çuvala sığmaması da olabilir.
Bu cesur, samimi ve kararlı bir tavırla ortaya çıkar.
Kim bilir şayianın kaynağı belki de açıkça ifade edilemeyen doğru bir olayın dolaylı olarak dile getirilmesi de olabilir.