İnsanlar yaşadığı sürece, sayısız darbeler yerler.
Darbe yemeyenlerin, kırılmayanların savunma mekanizmaları da çok zayıftır.
İnsanın en büyük savunma mekanizması da, darbeyi yediği yerlerden olmaktadır.
Yine insanın güçlendiği, en güçlü olduğu yanı da darbe yediği, kırıldığı yerlerdir.
Artık minareye kılıf hazırlanamıyor,
Çünkü ezan sesi çuvalı delip geçiyor.
İhanet ettiler,
Terk edip gittiler.
Üst akıl diyerek,
Çirkefe battılar.
Bazıları dün ne iseler, bugün de aynılar.
Asla değişmiyorlar, değişmezler, değişemezler, değişmelerine imkân, fırsat vermezler.
Hatta içlerinde ki mevcut ur katmerleşerek, bin bir şekil alarak ve kılığa bürünerek, arz-ı endam ederler.
Dayamışım sırtımı, başı dumanlı Akdağ’a
Önünde uçsuz bucaksız ovalar ve Atatürk Barajı,
Elimde tavşankanı demli bir çay,
Yanımda sen…
Daha ne isteyebilirim yüce Mevla’dan.
Dönmüşüm sırtımı, ılgıt ılgıt esen poyraz yeline,
Sağımda kartal kayalıkları, solda temaşa eylerim Nemrut’u,
Bir an dalarım doğduğum o mütevazı olan toprak mekâna,
Anılar tazelenir bir bir geçer gözlerimin önünden…
Her şeyin ilkini senle yaşamışım.
Elimde tavşankanı demli bir çay,
Yanımda sen…
Daha ne isteyebilirim yüce Mevla’dan.
Dayandığım o hatıralar sanma ki yıkılır bir gün,
Mutluyum, huzurluyum, kim demiş ki dargın,
Yetmez mi sana sahibim, sanma ki Kerim üzgün,
Oturmuşun Karataş’ın üstüne, halim çakırkeyf…
Elimde tavşankanı demli bir çay,
Yanımda sen…
Daha ne isteyebilirim yüce Mevla’dan.
Bugün yine acayibim!
Sen yanımdayken karışığım,
Yanımda yokken karmakarışık…
Ne olduğu anlaşılmaz bir moddayım.
Okuyorum, yazıyorum, çalışıyorum…
Yiyorum, içiyorum; ama farkındayım, hep bir şeyler kaybediyorum.
Hem kendimden, hem değerlerimden uzaklaşıyorum.
Mutlu muyum, sevinçli miyim, karar veremiyorum.
Kimim, neyim, nereden geldim, nereye, nasıl gideceğim…
Ruhsuz, senaryosuz, ilerliyorum menzile…
Yalpalanıyorum, bir sağa bir sola esen rüzgârda…
Nasıl bir gemideyim ki bir türlü rotamı tutturamıyorum,
İlerliyorum gayr-i ihtiyar-i, sensiz, sensiz deryalarda…
Hayallerimi, hülyalarımı ve tabi bir de seni!
Gözlerim geride kalarak!
Karışık, karmakarışık olarak…
Seni, senle geri de bırakarak!
Kerim BAYDAK