24 şehide ağlayıp dağlanmış acının hırsını ağızlarıyla toprak avuçlayan bu masumlardan alıyorsanız, bilesiniz ki ümmet olamamışsınız!

Yüreği katılaşmışın biri ekrana çıkmış “Van’da da olsa üzüldük” diyerek gaflı artçı şoklar yaşatıyor.

Bir diğeri “haddinizi bileceksiniz” deyip en büyük gaddarlığını ifşa ediyor.

Ötekisi “inşallah hepsi ölmüştür” diyerek insanlıkla ilgili nasipsizliğini orta yere seriyor!

Yuh olsun sizin gibi ciğersizlere!!!

Birlikmiş, beraberlikmiş, kardeşlikmiş öylemi…

Sizin bu tür beyanlarınız, mesnetsiz söylemleriniz, kin deryasında kolaçan eden zikriniz Van’da yükselen feryadı-figana sağır!

Şunu bilesiniz ki; o zelzelenin derinliklerine gömülen İsrail’li bir Abraham’ın ya da Washington’lu bir Coni’nin annesi ağlaşsa herkesten önce iki cihan serverimiz olan Yüce Resul koşar!

Ne çare ki yüreği taşlaşmış bizden olan yaratıklar, anlamaz feryadı göğe yükselen annelerin çaresizliğini! 

Ne zaman acının dinini, ırkını seçer oldu dilimiz, ne zaman bu denli körleşti, nasırlaştı yüreğimiz?

Birkaç kendini bilmez-şuursuz deyip geçebilir miyiz bu tür yaratıklara, emin değilim…

Ama en iyisi şimdilik öyle deyip geçiştirmek durumundayız, çünkü gündeme almaya, üzerinde durmaya gönül dayanamıyor…

Deprem oldu ya, aslında depremden daha katmerli bir fay kırıldı yüreğimizin kutsal derinliklerinde…

Biz nasıl bu hale geldik, ne zaman insanlığımızı yerle yeksan eden bir deprem oldu içimizde…

Deprem oldu, bazı televizyon ekranlarında; “Deprem her ne kadar Doğu’da, Van’da olmuş olsa da hepimizi üzdü” denilebildi ya, işte asıl katmerli deprem o talihsiz an oldu.

Yüce Türk milletinin sansürsüz içini döktüğü sosyal paylaşım sayfalarında oldu.  

24 askerin şehit edilmesinin yarattığı infial duygusundan “ağlama sırası onlarda” vicdansızlığını sergileyenlerin aslında insanlıktan nasip almadıkları herkesin malumu…

Hrant Dink’in dediği gibi “kanlarımızı düşmanlıkla zehirlemeyelim”…

Bölge halkını potansiyel suçlu ilan etmek ve depremi fırsat bilerek faşizanca söylem ve eylemlerde bulunmak ülkemiz üzerinde çeşitli senaryolar yazanların ekmeğine yağ sürmekten başka ne olabilir?

Kelime-i şahadet getiren her “eşref-i mahlûkat’la” din kardeşiz, ayrıca yeryüzünde yaşayan her insanla da Hz. Âdem’den ötürü kardeşiz.

Öyleyse bu tür günlerde mağdur kardeşlerimizin acılarını paylaşarak azaltmamız gerekirken, bilakis “oh oldu”, “inşallah hepsi ölmüştür”, “haddinizi bileceksiniz” gibi talihsiz cümleleri telaffuz etmek neyin nesi?

Yoksa toplumumuzun yüreği körleşmiş, nasırlaşmışta haberimiz mi olmamış? 26.10.2011

 

Bilal KARADAĞ

[email protected]