Geçende yazdıklarımdan bir memnuniyetsizlik hissettim kendimde. Hemen olumlama cümlesine sarıldım. İlk işim günlüğüme, “ Kendimi ve yazdıklarımı çok seviyorum. “ diye yazmak oldu. Gün içinde bunu unuttum gitti tabii. Ertesi gün bir de ne göreyim; sayfamda güzel, motive edici bir yorum! Bayıldım! Böylece yeni konu başlığım da belirlenmiş oldu.
Bu tip farkındalıkları anda kaldığım sürece hep görüyorum. Çünkü o zaman inancım sağlam oluyor. Ne yaşarsam yaşayayım, nasıl hissedersem hissedeyim bunun benim olgunlaşmam, inancımın pekişmesi için birer fırsat olduğunu biliyorum. Tabii yalnızca bu gün için!
Tanrının göz kırpışları gibi algılıyorum bu tip farkındalıkları. Çok çapkın ve muzip bir Tanrı olarak hissediyorum onu böyle anlarda. Üstelik koruyucu, kollayıcı bir erkek imajı ile sarılıyorum Tanrı’ ya. Güç, erk denince erkeği anımsıyorum sanırım. Dolayısıyla yardım isterken de, bakıyorum günlük yaşantımda bile, erkeklerden bu yardımın gelmesini bekliyorum.
Belki size biraz komik gelebilir, ama geçenlerde başım çok sıkışınca, rahmetli babamın ruhundan bile yardım istedim. O gece yaşadıklarımdan yola çıkarak karar aldım. Fakat bugün, o gün için bunu yanlış okuduğumu düşünüp daha esnek bakıyorum olaya. Çünkü yaşanılanlar zamana ve realiteye göre yorumlanmalı diyorum an ve an. Yoksa bir kontrolcülük gelişiyor ki ben de, inanın dünyayı zindan ediyorum kendime.
Söylediklerimden pek bir şey anlamamış olabilirsiniz. Haklısınız. Fakat henüz o gündemle ilgili ayrıntılı yazmaya hazır değilim. Bir başka yazıda, bir başka başlık altında, ileride neden olmasın? Süzgeçten geçtikçe belki de çok farklı bakacağım, o zaman bu olaya. Sözcüklerin kendi başlarına sabit bir anlamı olduğunu düşünmek ne kadar yanlışsa; bana göre bir olaydan da sabit tek bir çıkarım elde etmek, o kadar yanlış.
Fakat deneyimlerimden çıkardığım bir doğru var; o da öyle ya da böyle yardım istediğim sürece erkeği- kadını hiç fark etmiyor, yardım geliyor. Yeter ki ben o alçakgönüllülüğü alıp yardım isteyeyim.Teşekkürler.