İnsan yaratılışı gereği, doğar, büyür, gelişir, değişir ve ölür. Yaşanılan süre boyunca, sürekli olarak gelişir, kendini geliştirir.
Tabi bu değişimle sadece insani değerler değil, insanı ilgilendiren her türlü beşeri sistemlerde değişime ve gelişime uğruyor.
Mevcut gelişim ve değişim içerisinde, her şey olumlu şekilde olmayabiliyor, bazen olumsuz değişimler de söz konusu olabiliyor.
İnsan olarak, hiç kimse bir yıl önceki gibi durmuyor, sürekli farklılıklar arz edebiliyor. Bedensel olarak, ruhsal olarak, zihinsel olarak, bilgi, birikim, tecrübe olarak, duygu, düşünce, inançsal olarak, beklentiler, hayaller, hedefler olarak illa ki değişime uğruyor ve gelişiyor.
Hiç kimse ben asla değişmedim, hep yıllar önce ki gibiyim gibi bir iddiada bulunamaz.
İnsan, değişen ve gelişen, düşünen bir canlı olarak, iletişimde bulunduğu her şeyi de değiştirebilmektedir. Sahibi olduğu bilgilerini, becerilerini, istediği veya istenildiği yönde değiştirmekten geri kalmıyor. Bunu kendisi için yapabildiği, gibi, bazen de etrafındakiler öyle istediği için yapabilmektedir. Çoğu kez, çevremizdekiler, sevdiklerimiz, dostlarımız, emrinde olduklarımız için hayli değişiklikler yaparak, sözde gelişime ayak uydururuz; ama bu sadece onlar istediği için yapmış oluruz.
İnsan kabul ettiği derecede, kendini tanıdığı, anladığı ve yaptıklarının katma değer kattığına inandığı sürece, sosyal hayatında değişiklikler yapmaya çalışır.
İnsanın değiştiremeyeceği şeyler (her şey) var mı?
Var elbette.
Mesele alın yazısı, mesele doğuştan ve sonradan kendisine müptela olan çeşitli rahatsızlıklardan, çeşitli bedensel ve ruhsal farklılıklar olduğunda, tamamen acziyet içerisinde, tamamen onlarla yaşamak ve belki biraz kolaylaştırmak için, hayatını idame ettirmek zorunda kalabiliyor.
Her insanın kendini geliştirmesi ve değiştirme oranı, diğer insanlardan farklı olabilmektedir.
Herkesin kişiliği farklı, maddiyatı, sahip olduğu zenginlik/ yetersiz değerleri farklı, duygu, düşüncelere sahipti. Başarılı gelişmeler değişmeler olabildiği gibi, başarısız oluğu zaman dilimleri de bulunabilir.
İnsanı en çok sıkıntıya soka başkaları için, başkaları istediği için kendini değiştirmek ve geliştirmektir. Hâlbuki biraz da, kişiliğimizi, kimliğimizi, bakış açımızı, dikkatimizi, pozitif enerjimizi, kendimiz için kullanabilsek, daha farklı kişiliğe, farklı bir yerde ve pozisyonda başarılı olmamamız mümkün değildir.
Dünyada ki yaşam koşulları, bedensel durumumuz, karşılaştığımız engeller, buna uygun mudur, işte o bir muammadır. Bundan sonra da uygun olur mu, olmaz mı, işte onu da kimse bilemez.
Gelecek ne getirir/götürür bilinmez; ama insan elinden geldiğini yapmak, uygulamak zorundadır.
Mademki insan değişime ve gelişime uygun bir canlıdır, o zaman bir elimizden geleni yapmak zorundayız.
Sahibi olduğumuz bilgi, birikim, tecrübeyle kendimizi tanımalı, ne istediğimizi bilmeli, anlamalı, yaptığımız işi severek, sevgiyle yapmalı, etrafımıza pozitif enerji yayarak, işimizi dört elle sarılmalıyız.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com