“Sezer Bey’in kızı, küçük Öykü ne güzel de sessiz, ilgili dinledi bizi saatlerce, babasının yanındaki sandalyede oturup. “ dedi herkes.
Hâlbuki kimileri de benim gibi varlıklarını ancak sesiyle duyurabilirdi babalarına. Hem de öyle avaz avaz çıkmalıydı ki sesi; önce cümle âlem duymalıydı, iletebilmek için babasına sesini.
Bir sürü amcadan duyardı babası, onun gün içinde yaptığı yaramazlıkları. Künk tepelerinden tutun da, balkon pervazlarında ip cambazı gibi yürümelerini; erkek arkadaşlarıyla girdiği iddiaları kazanmak için ikinci katın balkonundan, demir yolu köprülerinden atlamalarını…
Bütün bu yaramazlıkları bıyık altından gülerek dinlerdi hep.”Erkek gibi benim kızım. “ diye de onaylardı. Böylece kızın koyduğu hedefler yükseldi de yükseldi yaşıyla birlikte.
Babası öldü gitti, yine de kız atlamaya devam etti yükseklerden. Elliye merdiven dayamışken yamaç paraşütü yaptı. Daha sonra Balona bindi Kapadokya’ da. Yani o,hep yukarılarda aradı sevgiyi.
Şimdilerde ise, içinin derinliğine yöneldi. Baktı ki sevgi hep oradaymış. Atlayıveresi geldi içine. Teşekkürler.