Kendimle ilgili o kadar çok yapmak istediğim şey var ki; bazen düşüncesi bile yoruyor. Örneğin daha iyi dinlemeyi, tepkilerimi daha iyi kontrol etmeyi ve her durumu daha net algılamayı öğrenmek başı çeken hedeflerimden birkaçı.Bunlardan “ durumu daha net algılamak “ özellikle çok canımı yakan bir alan. Bugün için; daha net algılamayı “gerçeği hikâyelerden ayırabilmeyi öğrenmek “ olarak tanımlıyorum.
“Hikâye “ sözcüğü, zihnimde hep “ Bana hikâye anlatma.” Gibi olumsuz bir cümleyle kayıt altındadır. Bundan kısa bir süre önce yol yürüdüğüm iki kişiyle bu sözcük yüzünden sorun yaşadım, hatta yollarımız ayrılma noktasına geldi.
Şöyle ki: Benim aktardığım olaylarda ve durumlarda, onlar “Bana hikâye anlatma. “ dediklerinde; ben sandım ki “Sen gerçeği anlatmıyorsun, yalancısın.” Demek istediler.Hâlbuki bugün anlıyorum ne demek istediklerini.İşte, net algılamak böyle bir şey olsa gerek; “Gerçeği hikâyelerden ayırabilmeyi öğrenmek.”
Yaşanmışlıklar üzerinden gitmek, benim kendimi ifade etmemi kolaylaştırıyor. Onun için yine kendi özelimden paylaşacağım.
Ben iki kere evlenip boşandım. Bunlar benim için birer travmaydı. Öyle olunca, utanç ve suçlulukla bunları hikâye etmek de benim için bir seçim oldu.
Çoğu insan içinse bu bir güç göstergesi olabiliyordu. Ki zaman zaman ben de bu bakış açısına sahip oldum ve bazen olabiliyorum da; “ Vay be, ataerkil bir toplumda bunu yapabilmek; hala ayakta ve hayatta olabilmek…”
İşte size bir gerçek; “ iki kere evlenip boşandım.” Ne kadar sade, yalın ve anlaşılır değil mi?
İşte size hikâyeleri; “Zavallı ben…” ve “Vay be…”Ne kadar karmaşık, yoruma açık ve tartışılır.
Siz istediğinizi seçebilirsiniz. Fakat ben artık sırtımdaki taşları bir bir böyle atmak istiyorum. Aracı olduğunuz için teşekkürler. Aman dikkat edin size değmesin. Niyetim sizi incitmek değil. Her zamanki gibi yine kendimi anlatarak kendime ulaşma çabasıdır. Sevgiler.