İfrat ve tefrit arasında gel-gitler yaşama sonucu yorgun düşerken, rakiplerin sahaya inmesiyle, gafil avlanabilir ve mücadeleyi kaybedebilirsin. O yüzden çok dikkatli olmalı ve tedbirler almalısın. Oyunu, hilelerini bilerek, kuralına göre oynamalısınız. Yoksa güç kaybedebilir ve yenilebilirsiniz.
*
Hazır olun ya da olmayın, bir gün mutlak sona geleceksiniz. O gün geldiğinde, zenginliğiniz, malınız, mülkünüz, katınız, hattınız, yatınız, mevkiiniz, makamınız hıncınız, kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istedikleriniz hiçbir önemi kalmayacak.
Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri neyle ölçülür?
Onun hesabını, kitabını, muhasebesini iyi yapmalısınız.
*
Bazen birilerine teşekkür etmek istersiniz, bazen de birilerine içinizdeki olumsuzlukları ve yanlışlıkları anlatmak istersiniz; ama her ikisine de ulaşamazsınız ne yazık ki! Kendi yağınızda kavrularak, sadece kendiniz çalıp, kendiniz oynarsınız.
*
Bazı insanları bazılarının yanında gördüğünüzde, ağzınız açık kalır, şaşırır kalırsınız. Bir türlü yakıştırmazsınız, hiç bir anlam ve mana da yükleyemezsiniz. Çünkü orada olmasını gerektirecek hiç bir emmare yoktur, ne bileyim ya da siz göremezsiniz. O zaman bir yerlerde bir eksiklik aksaklık, yanlışlık vardır; ama nerede...? Bilen var mı?
*
Frekansları uyuşmayan birilerini gördüğümde, hep merak ederim; "acaba bunların birbirlerinde buldukları nedir, ortak yanları nedir, onları bir arada tutan müşterekler nelerdir?" diye, bazen kafa da yormuyor değilim hani! Pek kimsenin umurunda olmasa ve gereksiz olsa da...
*
Ateşle barut yan yana gelir mi? "Elbette gelmez" diyeceksiniz. Bazen yan yana görebilirsiniz. Peki, ya sonuç? İşte o sonuca şahit olmak gerek.
*
Bazı insanlar fırıldak olmuş, para kazanmak için olmadık kepazeliklere girişiyorlar. İş yapmakta, vaatlerini yerine getirme de asla sözlerinde durmuyorlar. Unutmayın ki, yaptıklarınızın karşılığını iyi veya kötü olarak, belki bir gün, belki bir ay, belki bir yıl, belki de öte dünyada görebilirsiniz. Ona göre... Allah`a (cc) havale etmek, her şeye kâfidir sanırım.
*
Yüce yaratıcısının verdiği imkânlarla, halikını çağırmayın bir insanın söylediği her söz, yaptığı her davranış, sergilediği her tavır, karşısındakinin beyninde, gözünde boş bir insandır. Velev ki kendisi bilmese de, çekilmez, güvenilmez, doğru ve samimi olmayan biridir.
Eğer bütün zerreleriyle, dudak yerine omurgasını, kalbini kullanarak söylediği her söz söylem eda ve tavırları ancak insana tesir eder, inandırıcı olur.
Sözü imanı olmazsa, hiç bir karşılığı ve ehemmiyeti asla olmaz. İnsanın her yaptığı ve söylediği kalbinde karşılık bulmuyorsa, bir iyilik, bir hayır, bir güzellik ve huzur ile anlamlanmıyorsa; o zaman suç duyan da, gören de, değil, esas suç onu söyleyen de ve yapandadır. Çünkü işin içine samimiyet, gerçek, doğruluk, dürüstlük koymadığından ve Allah rızası gözetmediğindendir.
*
Şu zalim, hain, karanlık, köhne, dünyada ve çağda, aslında yoktur birbirimizden farkımız, biliyor musunuz!.
İyi olan, iyi olması gereken, yüreğinde sevgi, şefkat, merhametin zerresinden bir şey bulunmayan, çevresine vermeyen ve almayanların olduğu bir çağ da söyler misiniz, olur mu birbirimizden farkımız?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com