Her gün düzenli evinde sofra kurulu olan bir aile var mıdır bilemiyorum. Evler adeta bir otel şeklinde kullanılıyor gibi. Bir kahve gibi de kullanılmıyor. Aile fertleri, internete ve sosyal medyaya esir olmuş durumda. Herkes kendine yarattığı sanal dünyasında!. Aslında, kör, sağır ve dilsiz, sanal dünya hariç!!. Büyükleri takan yok. Büyükbaba ve büyükanneleri tanıyan, dinleyen yok. Aile içi sohbet deseniz, zaten yok. Herkesin kafası meşgul!. Sürekli bir şeylerin hesabı kitabı yapılıyor. Tek başına, sessiz ve sakın güya. Sadece akşamdan akşama otel niyetine kullanılıyor ikametler. Sözde modern aile, herkes öğlene kadar uyuyor.
***
Evde sofralar kurulamıyor, sofralar kurulsa bile, saatlerce gelip yiyecek birini bekliyor. Hele anne baba çalışıyorsa, vay evde kalacak çocuğun haline, ne yapar, ne eder, nasıl eder, âdeta muallak bir muamma! Terbiye ahlak, edep, adap, ya olmadı ya da varsa rafa kalkıyor. Misafir almak, misafirliğe gitmek demode olmuş, mazide kalan nostalji. Günlük ve anlık bir yaşam tarzı, birikim yok, geleceği planlamak yok, aile herkes çalışır; ama elde avuçta hiç yok. Cüzdanlar bomboş, vicdanlar hepten sarhoş. Alınan, kazanılan para yetmez, şikayet ve sitemleri, neden mi?.. Başka bir şey bilen var mı? Ya da farklı bir şey anlatacak, bahaneler ileri sürecek birileri var mı?
***
Bu memleketin, hem delileri, hem de velileri çoktur.
Deliye veli mi demek, yoksa veliye mi deli demek gerek, gerçekten zor bir durum.
Deli diyorsun veli çıkıyor, veli diyorsun zırdeli çıkıyor.
Hayret yani!!!
***
Zaman geçiyor. Geçen zamanla beraber, sürekli şehit haberleri de geliyor. Gencecik fidanların toprağa düşüşlerindeki acıyı hafifletecek, yürekleri rahatlatacak ne olabilir ki? Gözyaşları sel olur, analar ciğeri parçalanır, gözü yaşlı eşler dul kalır geride, kardeşler, ağabeyler ve tabi ki ömrü boyunca babasızlık özlemi ve hasreti çekecek olan çocuklar yaşar tüm yaşanan tarifi imkânsız acıları. Şehitlik güzel, özel ve büyük bir mertebe!..
***
İnanan herkesin tatmak istediği ulvi, güzel bir mertebedir şehitlik! Vatan için şehit olmak güzel, tabi ki her şey vatan için, vatan sağ olsun. Evet, sağ olsun vatan, keşke genç fidanlar da sağ olsa, sağ olsa da analar ağlamasa, hanelere ateş düşmese, yürekler yangın yeri olmasa. Toprak varsa, vatan varsa, bayrak varsa, milletin sürekliliği olacaksa, özgürlüklere saldırılar varsa, elbette koruma pahasına, şehitler olmuştur, olacaktır. Şehitlik büyük ve ulvi bir mertebe olsa da, ( inanana ölüm dokunmaz, güle güle gider ölüme, sonunda şehitlik vardır ve şehitler ölmez..) sadece geri de kalanlar için, bu dünyada tarifi imkânsız, dayanması çok zor olan sancılar, acılar, ıstıraplar, kahır ve yıkımlar olmaktadır. Bu dünyada tarifi zor bir acı, özellikle analar için. Malum ateş düştüğü yeri yakıyor, kavuruyor. Yine de “Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber ”diyen M. Akif’in dizeleri, büyük bir teselli kaynağı.
***
Her geçen gün, sevgi heybemizden, küçük küçük damlacıklar şeklinde eksilmelere şahit oluyoruz. Bir türlü önlemler alamıyoruz, Gayr-ı ihtiyar-i, sevgisiz sessizliklere gark oluyoruz. Geniş, düz ve uzun soluklu yolda ki çizgilerden ilerleyerek, nihaî hedefe varmak yerine; dar, karmaşık, dengesiz, patika yolları kullanarak, kan revan içerisinde kalıyoruz. Yıllarca büyük emekler ve gayretler sarf ederek, heybemizde biriktirdiğimiz sevgileri; dökmeden, taşırmadan kaybetmemek için, neler neler yapıyoruz, ama nafile!! Beynimizi, kalbimizi, yüreğimizi, sayısız, uyumsuz, anlamsız, manasız, ilgisiz, alakasız, çelişkili varyasyonlarla dolduruyoruz farkında olmadan. Fazlasıyla biriktirdiğimiz sevgiden, ışıklı menzile gittiğimizi düşünürken, karabasanlarla dolu olan karanlıklara doğru yol alıyoruz. Sahip olduğumuz sevgi huzmeleri, çoğu zaman özümüzü, önümüzü, yönümüzü aydınlatmaya yetmiyor. Maddi ve manevi değerler çerçevesinde uygun ve olumlu olduğunu düşündüğümüz, ancak duygu mu, his mi, mutluluk mu olduğuna karar verilemeyen sevgi kayıplarına neden muhatap oluyoruz? Bunun için, “arife olana tarif” gerekmiyor/gerekir mi?. Nihai hedef ve vuslat gayet aleni ve şeffaf!
***
Hayat:
Bazen, hiç beklenmedik zamanda, insan başına belalar açar.
Bazen, hiç umulmadık zamanda, insana güzel kapılar açar.
İnsan olarak:
Bahşedilen her nimet karşısında, Hâkim-i Mutlak`a şükretmek,
Her bela ve musibet karşısında, Sıratı Müstakim üzere sabretmek,
***
Rusya İran’la, ABD ve AB, başka varyasyonlarla, Ortadoğu’yu paylaşmaya girişiyorlar. Eskiden Ermenistan diye bir ülke yoktu. Rusya ve diğer ülkeler, ne yapıp edip, Osmanlı ile Orta Asya arasında, Ermeni
duvarı ördüler; şimdi ABD ve Rusya’nın müşterek hedefi ise, Türkiye ile Arap ülkeleri arasında, bir Kürdistan duvarı örmektir. İnşallah bir gün bu duvarlar yıkılacak, beklenen İslam ittifakı oluşacaktır.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com