Bu dünya han, sence yolcusun. Handa ki her şey sana hizmet etmektedir. Ancak öyle öğünme, böbürlenme… Zira her şey sana emanettir, sende ki bu can da emanettir unutma! Kıymetini bilirsen ne ala! Yok, bilmezsen, gün gelir, fıtrî özelliğini yitirince; her şey heba olur. O zaman da iblisin kölesi durumuna düşersin, hem dünyan, hem ukban iflas eder. Yol yanlış, hedef şaşmışsa, hem zamanın boşa geçmiş, hem de irade ters istikamete gidiyor demektir. Farkına vardıysan ne ala, yoksa akıl, izan, irade, şuur kaybolmuş olarak menzili şaşırırsın. Bir bakarsın, gidiş felaket, istikamet berbat olur.
***
Hani aracın direksiyonu çevirten irade şaşırmışsa, akıbet ölüm olur, hesaplar alt üst olur. Kendine gelir, daldığın uykudan uyanırsan; işte o zaman yarınlara umutla çıkarsın, nihaî, hedefe selametle varırsın. Yok, uykuya dalarsan; işte o zaman rotayı şaşırırsın. Eyvah’ lar içerisinde, umursamazlık neticesinde, gaflete, dalalete dalarsın. Belki ölüm paklayacaktır seni, ancak o zaman da iş işten geçmiş olacaktır. Söz de yiğitliğin, sözde nefsaniliğin, çocukların, malın, mülkün, hat’ın, yat’ın, kat’ın, mevki makamın hiçbir şey ifade etmeyecektir. Derdin belli. Aklını başına devşir. İradene hâkim ol. Allah’a yönel, geriye kalan ömrünü, yaşayacaklarını doğru, yerinde ve usulüne uygun kullan. Sermayeyi boşa harcama, iri ol diri ol, uzaklaşma yaklaş, ondan geldin, ona döneceksin, ona göre yaşa ve emanetini teslim et. Teslim etki sorumlu ve sorunlu olmayasın. Bunalıma düşmeden, ümit var ol, aklını, iradeni ve inancını birleştirerek, selameti ve felahı bul.
***
Siz, hiç sacda yapılan ekmeğin arasına, salça, acı yaprak biber ve yeşil-kuru soğan koyup yediniz mi?
Siz, hiç yağ, salça, acı yaprak biberi suya koyarak, ateşte pişirdikten sonra, yufka ekmek doğrayıp yediniz mi?
Eğer yaptıysanız, sonra ki mutluluğunuzu tarif edebilir misiniz?
***
Sabah işe gelirken, yolda yürüyüşe çıkan iki hanım konuşuyorlar.
Biri diğerine söyle diyor:
“Kayınımın teyzesinin kızının oğlunun kızını, diğer kayınımın torununa istedik”
Maşallah yani, kaç saattir çözmeye çalışıyorum!
Aman Allah’ım, nasıl bir tarif değil mi?
Çözebildiniz mi?
***
Bir TV kanalında, Muhabirin sorduğu soruya, bir vatandaş cevaben; “onlar şeyi, şey etmek için, bazı şeyleri şey ediyorlar!..” diyor.
Siz, şimdi bu şeyden, nasıl bir şey anladınız?
***
Ne bazı insanlara güvenilir oldu, ne de havalara; her ikisinin de nerede, ne zaman, ne olacakları, nasıl olacakları belli değil. Her an umulmadık şekilde meydana gelen hallerine şahit oluyoruz.
***
Her insanın dostu da vardır, düşmanı da vardır.
Her insanı seven de vardır, sevmeyeni de vardır.
Her insan, düşmanına düşman iken, dostuna da dost olmalıdır.
İnsan, çoğu zaman dostlarına düşmanlık yaptığında; bazı düşmanlarıyla dost olacağını/olabileceğini düşünür.
Hâlbuki insan, dostlarına düşmanlık yaptığında, büyük ihtimalle dostlarından da olabiliyor.
Belki farkında oluyor veya olmayabiliyor, ama dostlarına düşman gibi olurken, ne yazık ki düşmanları da hep düşman kalmaya devam ediyor.
***
Bazen insan çok mu saf oluyor, saflık numarasına mı yatıyor, yoksa saf görünmek hesabına öyle mi geliyor?
Yüzüne gülene bakıyorsun, arkandan olmadık lâflar söylüyorlar.
Küçücük bir menfaat için, eğile eğile artık belinde kemik kalmıyor, hepsi yere paralel oluyor.
Mülayim, kâmil, adam diyorsun, öyle kalas çıkıyor ki karşına; ne yakmaya geliyor, ne balta sap olmaya ne de vitrine koymaya…
Konuşunca mangalda kül bırakmayanlar, iş uygulamaya gelince; bir an da sıvışıveriyorlar, sanki az önce atıp tutan, doğruluktan, dürüstlükten dem vuranlar, onlar değilmiş gibi tanıyamıyorsun. Bir an da yabancı oluveriyorlar. Herkese karşı farklı davranışlar sergileyenler, herkes kendisine aynı şekilde doğru ve dürüst davransınlar ve olumlu tavırlar sergilesin, istiyorlar.
Bu ne nane, bu ne turşu!
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com