Siyaset

Kılıçdaroğlu: Yüz yıllık bir Cumhuriyeti, son 20-22 yıla sığdırmak ne kadar doğrudur?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Artık öyle bir noktadayız ki hiçbir güç cumhuriyeti ve demokrasiyi engelleyemez. Ne olursa olsun" dedi.

Abone Ol

Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet sizden fikri hür, düşüncesi özgürce ifade edilecek, vicdanı hür, vicdanın sesini dinleyecek, irfanı hür nesiller ister. Türk milletinin tabiat ve adaletine en uygun olan idare, Cumhuriyet'in idaresidir. Biz Cumhuriyet'imizi böyle kurduk yokluklar içinde" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Yüz yıllık bir Cumhuriyeti, son 20-22 yıla sığdırmak ne kadar doğrudur? 100 yıllık mirası, 100 yıllık mücadeleyi, demir ağlarla örülen bir Türkiye'yi, her tarafında fabrikalar kuran bir Türkiye'yi, uçak fabrikasının 1921 yılında temelini atan Türkiye'yi, sekiz yıl sonra Kayseri'den kalkan ilk uçağın Ankara'ya indiği bir Türkiye'yi, 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden beş ülkeden birisi olan Türkiye'yi nasıl görmezsiniz? Fisko Birliği nasıl görmezsiniz? Toprak Mahsulleri Ofisini nasıl görmezsiniz? Çiftçinin kara gün dostu olan kurumları nasıl görmezsiniz? Devletin en büyük geliri aşardandı. Köylü rahatlasın diye aşarı kaldıran bir idareyi nasıl görmezsiniz? Bu görülmedi. Devleti yöneten en tepedeki kişi, kendi dönemini anlattı. Bereket öyle yapmış. Çünkü Cumhuriyet'in kuruluş yıllarıyla bu dönem arasında çok büyük farklar var. Söyleyeyim ne farkı var. O yoksullukla mücadele eden, o onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı'dan miras kalan her borcu son kuruşuna kadar ödedi. Peki bunlar ne yaptılar? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni borç batağına sürüklediler. İkisi zaten mukayese kabul etmez. Onlar, büyüme ve kalkınma için kimseye el avuç açmadılar. Bunlar da şimdi kapı kapı dolaşıyor 'acaba bir yerlerden para bulabilir miyiz?' diye. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarını ayaklar altına alıyorlar. Yalvarılır mı? Yakarılır mı? Üç beş kuruş için bu yapılır mı? Öyle bir noktaya getirdiler ki borcun faizi anaparayı geçmiş durumda. Böyle bir batak hiç görülmemiştir. Yine onlar yani Cumhuriyet'i kuranlar yani o gerçekten de bu ülke için mücadele edenler, yolsuzluklarla mücadele ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisinde üç kişiyi Yüce Divana gönderdiler. Asla yolsuzluklara izin vermeyeceğiz. Bunlar, bu parlamentodan yolsuzluklarla mücadele yapılmasın, savcı soruşturma ve kovuşturma açmasın diye yasa çıkardılar. Bunlarla Cumhuriyet mukayese edilir mi? Akıl var mantık var" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Bunlar ise lüks ve şatafatın içindeler. 'Bize hesap verin' diyen vatandaşa da hesap soruyorlar, 'Sen bana nasıl hesap sorarsın' diye. Parayı ben veriyorum, sen vermiyorsun. Köylüsü, işçisi, memuru, emeklisi, esnafı veriyor. Vergi veriyoruz. Sen bunun hesabını millete vereceksin" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Bunlar ise Türk lirasını yerlerde sürünür hale getirdiler. Farka bakar mısınız? Kendi ülkelerinde kendi ülkesinin parasıyla değil de yabancı parayla kendi vatandaşından borçlanan bir düzeni inşa ettiler. Akıl tutulması" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Burada ise bırakın devlette liyakati, savcının yazdığı yazıya baktığımızda yargıda çetelerin oluştuğunu görüyoruz. Nasıl olur da o dönemle bu dönem mukayese edilir? Mukayese kabul etmiyor. Siyahla beyaz gibi zaten. Yine onlar yani Cumhuriyet'i kuran yiğit insanlar hiçbir egemen gücün karşısında boyun eğmediler. Onlar sadece ve sadece kendi insanlarına, halkına hesap verdi. Onlar asla ve asla mal varlıklarıyla tehdit edilmedi. 'Bak kızdırma, senin mal varlığını çıkarırım ortaya dediği' zaman birileri susar. Ama o Cumhuriyet'i kuran yiğit insanlara hiç kimse böyle bir cümle dahi kuramaz. Aradaki farka bakar mısınız? Yine onlar, Milli Kurtuluş Savaşı'nı bu Meclis'ten yönettiler" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Bunlar egemen güçlerin talebi üzerine, onların isteği üzerine, tehditleri üzerine Geri Kabul Anlaşması'nı yaparak Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdüler. Bunlarla Cumhuriyet'i kuran yiğit insanlar arasında siyah ve beyaz kadar fark var” dedi. Kılıçdaroğlu, "Demokrasisi gelişmiş bir Cumhuriyet. Çünkü Cumhuriyet, demokrasiye geçişte atılan en önemli ve temel adımdır. Cumhuriyeti kurarsınız, arkasından da demokrasiyi büyütürsünüz. O nedenle o dönemin 1921 Anayasası'nın ilk maddesi 'Hakimiyet, bila kaydü şart milletindir.' demiştir. Yani egemenlik, kayıtsız milletindir" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Şimdi başkomutan geçinen adam, Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdü. Aradaki fark, siyah ve beyaz kadar derin bir farktır" dedi. Kılıçdaroğlu, "Can Atalay milletvekili seçiliyor, hala içeride. Neden içeride? Hangi gerekçeyle içeride? Yargıtay talimatla karar aldı. Anayasa Mahkemesinin daha önce emsal kararları olmasına rağmen talimatla karar aldı" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Kendi milletvekiline sahip çıkmaktan acze düşmüş bir parlamento düşünün. Acze düşmüş bir TBMM Başkanı düşünün. Sen başkansın, ne yargısı kardeşim? Millet seçti, artık bu milletvekili. Yasama organının bir üyesi. Üstelik komisyona seçildi. TBMM İnsan Hakları Komisyonunun üyesi. İnsan Hakları Komisyonu üyesinin ne işi var hapishanede? Biz bunları savunurken nasıl bir Cumhuriyeti dillendiriyoruz? Bunların kafasındaki gibi baskıcı bir Cumhuriyet değil. İnsan haklarına saygılı bir Cumhuriyet istiyoruz" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "İnanç konusunda samimi olan insan bu kadar yoksulluğu yaratmazdı. Tefecilere hizmet edenler bana inanç dersi veremezler. Yoksullara hizmet ediyorsan başımın üstünde... Sen düşük faizli krediyi yandaşlara bastıracaksın, faturayı da garibanlar ödeyecek" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Şehit yakını ve gaziler için ayrılan ödenek kullanılmamış. Niye şehit yakınları ve gazilerin sırtından tasarruf yapıyorlar? Şehit yakınlarına ve gazilere sesleniyorum; Gün gelir bunlara övgüler dizersiniz. Sizin haklarınızı yerler yine övgüler dizersiniz. Bu kardeşiniz, sizin hakkınızı sonuna kadar savunur. Yeteri kadar destek vermezsiniz ama ben yine de sizin hakkınızı savunacağım. Biz haklı mücadeleden hiçbir zaman korkmadık ve çekinmedik. İster linç girişimi olsun ister terör örgütünün saldırısı olsun" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Filistin'de kan akıyor. Başkenti Kudüs olan bir Filistin'i her zaman her yerde destekliyoruz. Beyefendi miting yapıyor. Sen muhalefet değilsin ki miting yapacaksın, sen iktidarsın. Senin ne işin var mitingde? Saadet Partisi, Gelecek Partisi yaptı. Sen muhalefetsen mitingi yap, iktidarı bize devret, Filistin sorunu nasıl çözülürmüş o zaman göreceksin. Orta Doğu'ya barış ve huzur nasıl gelecekmiş o zaman göreceksin. Orta Doğu Barış ve İş birliği Teşkilatı kuracağız. Burnumuzun dibindeki halkların kavga etmesini istemiyoruz. Oraya gelen barış bize de yansıyacaktır. Aynı kültürden geliyoruz, akrabalığımız var. Orada akan her kan bizim kanımızdır. Bizimle yani devrimcilerle onlar arasında büyük bir fark vardır. Devrimci söz verdi mi kapı gibi sözünü tutar. 'Filistin'in bağımsızlığı için gideceğim, mücadele edeceğim' diyen o devrimci gençlerin mezarları Filistin topraklarındadır. Dış politika iflas etmiştir. Bunların dış politika ile ilgisi yok. İç politikaya eklemlenmiş dış söylemler var" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ediyorsun. 'Gideceğim' diyorsan gideceksin kardeşim. Bedeli ne olursa olsun gideceksin. Ne Gazze'ye gitti ne başka bir yere. Sarayın dışına çıkmadı. Bol bol ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan videolar dolaştırdı" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Güzel, keyifli, barış içinde bir kurultay yapacağız. Birlikte, bayram havası içinde bir kurultay yapacağız" diye konuştu.

Kaynak : PHA