Herkes de kıskançlık var. Sadece kıskançlığını taktire dönüştürmüş, kişilerde kıskançlık artık bitmiştir. Peki bu kıskançlığın kökü nerededir? Biz ne kadar kıskancız? Kıskançlığın sonu varmıdır? Kıskançlık nasıl dönüştürücü bir etken olabilir? Bu ve bunlara benzer soruları Dünya Değişim Akademisi Uzmanlarına sorduk ve bu sorularımıza genel ve açıklayıcı cevaplar aldık. Sizlerle paylaşmak istiyorum...
“Kıskançlık, kökleri egonun derinliklerine giden bir ağaçtır. Kıskançlık ağacının kökü Mutlak olana karşı olan kıskançlıktır. Kıskançlık ağacının kökünü kurutmanın tek yolu tekâmül etmektir. Tekâmül sayesinde kıskançlık ağacının kökü kuruyacak ve ağaç devrilecektir. Tekamül ateşi kıskançlık ağacını yakıp kül eder. İşte kıskançlıktan özgürleşmenin yolu budur! Kıskançlık bir kere sevginin kanıtı değildir, çünkü egodan kaynaklanır. Kıskançlık hastalıklı bencilliğin kanıtıdır, çünkü sevgi ilişkisini yıpratıp yok eder. Acı verici kıskançlık hem sahip olduğunu başkasına kaptırma korkusu, hem de başkasının sahip olduğuna sahip olma arzusu ile ilgilidir. Korku ve arzu kıskançlık duygusunu tetikleyen iki unsurdur.”