Kitaplarla Yol Almak

Abone Ol

Yeğenim Ece’yle bu aralar koşullar öyle gerektirdiği için sık görüşüyoruz. Bilgi verişi yanında kitap alış verişlerimiz de başladı. O bana, onun için özel bir kitabını getirdi geçenlerde. Nil Karaibrahimgil’ in "Kelebeğin Hayat Sırları”. Zevkle okuyorum.

“Hop Hop Değiş Beyin!” bölümünden bir alıntıyla devam etmek istiyorum.

“Mesela, ‘ Ben falancayı sevmiyorum’ yerine; ‘Ben falancanın şu huyuna böyle karşılık verirsem daha iyi olacak’ gibi basit, günlük şeyler. Düşünce eğilip bükülen esnek bir şeydi. Ona demir muamelesi yapmak, onu tanımamaktı.”

Bendeki açılımı şöyle oldu: Kişiyi davranışından ayıracağım, hoşgörü ilkesini hayatıma geçireceğim ve sevgiyle karşılık vereceğim. Basit ama kolay değil. Ayrıca yine yazının devamından algıladığım kadar bu riyakârlık değil, hepimizin hayrına olan düşüncelerimizin gücünü kullanabilmekmiş. Gölgelerin gücünü ters kepçe getirmekmiş. Bunu hepimizin yapabileceğine getiriyor en sonunda sözü. Mümkünmüş.

Aklıma yattı. Karar aldım bugün olumlu şeylere odaklanacağım. Yürüyüşe çıktım. Durakta annesiyle ulaşım aracı bekleyen 4-5 yaşlarında bir kız çocuğu, elinde oyuncak köpek taşıma çantası içinde oyuncak bir köpek, çok tatlılar. Sesli bir”Günaydın!” dedim. İçimden ise” Lütfen köpekleri sen de çok sev!”Daha ileride bir semt manavı. Önünde kasalar yığılı. Bir kadın eğilmiş bir tanesindeki dereotlarını silkeleyerek yerleştiriyor. Mis gibi kokusu yayıldı ortalığa. Ona da sesli bir “ Günaydın!” dedim. İçimden ise” Lütfen onlara iyi bak, Bingöl’ de çalışırken beş yıl onlara hasret kaldım. Aynı zamanda onlar sağlığa çok yararlı.” dedim.

Daha birçok şeye iç ve dış seslerimle tanıklık ettim, parkuru tamamladım. Final çok güzeldi ama!

Saçları soğan kabuğuna boyalı, tıpkı benim istediğim renk, orta yaşlı bir kadın karşıdan geliyor. Bir elinde beş litrelik su, diğer elinde sigarası. Tüttürerek geliyor. Ona da sesli bir “Günaydın!” dedim. İçimden ise şükürler olsun, yıllar önce sigaranın yerine suyu koydum. Hem kendim hem de bırakmak isteyenler için duacıyım, dedim.

Kırk yıllık kani olur mu yani…