Bu kural her dilde olduğu gibi Arapçada da geçerlidir. Salat, ayet, kafir, ruh, infak, rab, veli, zikir gibi daha birçok terim ve kelime muhtelif anlamlar taşır.
Bunlardan “salat” kelimesi kuran-ı kerimde 99 yerde ve birçok farklı anlamda geçer. Bunlardan birkaçını şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Namaz anlamında:
اَلَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ (Onlar) gayba iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden hayra harcarlar. (Bakara 3)
وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۚ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ قٖيلَ لَهُمْ كُفُّٓوا اَيْدِيَكُمْ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ
Kendilerine “Elinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin” denilen kimseleri görmedin mi? (Nisa, 77)
1.1. İkindi Namazı: “Namazları ve orta namazı gözetin.” (Bakara, 237)
1.2. Korku Namazı: “Onların arasında bulunup namaz kıldırdığında.” (Nisa, 102)
1.3. Yolculuk Namazı: “Kafirlerin size zorluk çıkarmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda bir sakınca yoktur.” (Nisa, 101)
1.4. Namazın Tamamı: قُلْ اِنَّ صَلَاتٖي وَنُسُكٖي “Deki benim salatım ve yaşantım” (Enam, 162)
فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّٖينَۙ اَلَّذٖينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ “Onlar namazlarından gafildir” (Mâûn, 5)
اَلَّذٖينَ هُمْ فٖي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَۙ “Onlar ki namazlarında huşu içindedirler.” (Müminun, 2)
1.5. Cenaze Namazı: وَلَا تُصَلِّ عَلٰٓى اَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ اَبَداً وَلَا تَقُمْ عَلٰى قَبْرِهٖؕ “Onlardan ölen hiçbiri için artık salata durma!” (Tevbe, 84)
1.6. Sabah Namazı: وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ “Gündüzün iki ucunda namaz kıl.” (Hud, 114)
1.7. Öğle Namazı: اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ “Gündüz güneş dönünce namaz kıl.” (İsra, 78)
1.8. Nafile Namaz: وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاؕ “Ailene namazı emret ve onda ısrarcı ol!” (Ta-ha 132)
1.9. Kurban Bayram Namazı: فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْؕ “Rabbin için namaz kıl (fesalli) ve kurban kes!” (Kevser, 2)
1.10. Ramazan Bayram Namazı: وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهٖ فَصَلّٰىؕ “Rabbinin adını andı ve namaz kıldı.” (A’la,15)
1.11. Cuma Namazı: يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ “Ey iman edenler! Cuma günü salata çağrıldığınızda Allah’ı anmaya koşun!” (Cuma, 62/9)
2. Bazı ayetlerde dua ve/veya mağfiret anlamındadır.
هُوَ الَّذٖي يُصَلّٖي عَلَيْكُمْ وَمَلٰٓئِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِؕ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنٖينَ رَحٖيماً
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için O size rahmetiyle lutufta bulunuyor, melekleri de dua ediyor. O, müminlere karşı çok merhametlidir. (Ahzab 43)
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّؕ يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيماً
Allah ve melekler peygambere salât ediyorlar; (Allah için “bağışlama” mağfiret, melekler ve müminler için kullanılmış olup “bağışlanmayı isteme” (istiğfar) anlamına gelmektedir.) ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm okuyun.tam bir teslimiyetle teslim olun. (Ahzab 56)
3. Yaslanmak, destek olmak anlamında:
خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّٖيهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْؕ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْؕ وَاللّٰهُ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ
Onları arındırmak ve temize çıkarmak üzere mallarından sadaka al! Bir de onlar için “bağışlanma dile” dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah her şeyi çok iyi işitmekte ve bilmektedir. (Tevbe 103)
4. Din anlamında:
قَالُوا يَا شُعَيْبُ اَصَلٰوتُكَ تَأْمُرُكَ اَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ اٰبَٓاؤُ۬نَٓا
“Dediler ki “Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı şeylerden vazgeçmemizi sana dinin mi emrediyor?” (Hud /87)
5. İtaatlere muvaffak kılıp ve her türlü kötülükten korumak anlamında:
اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ
İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir. (Bakara, 157)
6. İbadet anlamında:
وَمَا كَانَ صَلَاتُهُمْ عِنْدَ الْبَيْتِ اِلَّا مُكَٓاءً وَتَصْدِيَةًؕ
“Onların Beyt-i Haram’daki ibadetleri yalnızca ıslık çalmak ve el çırpmaktan ibarettir.” (Enfal, 35)
7. Boyun eğme, yumuşak başlılık anlamında:
فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ “Tevbe eder ve salatı ikame ederlerse” (Tevbe, 11)
8. Dua:
وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِؕ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللّٰهِ “Resulün salatları, dikkat edin o salatlar onlar için bir yakınlık vesilesidir.” (Tevbe, 99)
وَصَلِّ عَلَيْهِمْؕ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْؕ onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. (Tevbe, 103)
9. Mescid:
لَا تَقْرَبُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْتُمْ سُكَارٰى “Sarhoşken salata/mescide yaklaşmayın” (Nisa, 43)
10. Kıraat:
وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ “Salatını açıktan/yüksek sesle yapma!” (İsra, 17/110)
11. Peygamber’e Salat:
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّؕ يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيماً “Allah ve melekler Nebi’ye salat eder, ey müminler siz de ona salat ediniz!” (Ahzab, 56)
Allah'ın Peygambere salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini Allah’tan dilemeleri; mü'minlerin salât etmesi ise, onun için Allah’a dua etmeleri anlamını ifade eder.
12. Rahmet:
هُوَ الَّذٖي يُصَلّٖي عَلَيْكُمْ “Allah ve melekleri size salat eder.” (Ahzab, 33/43) Burada da Allah’ın salatının rahmet, meleklerin salatının da istiğfar manasına geldiği söylenmiştir.
13. İslam anlamında:
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلّٰىۙ “Ne tasdik etti ne de İslam’a girdi (sallâ).”
14. İbadethaneler (Havralar):
“Savami, biye ve kiliselerوَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِــعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فٖيهَا اسْمُ اللّٰهِ كَثٖيراًؕ Eğer Allah’ın, insanların bir kısmıyla diğer kısmını engellemesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, salavatlar (havralar) ve mescidler -ki oralarda Allah’ın adı çokça anılır- yıkılır giderdi.” (Hac, 40)
Görüldüğü gibi Kur’an-ı Kerimde “Salat” terimi sadce namaz anlamında değil birçok anlamda kullanılmaktadır. Ne yazık ki meallerin çoğunda bu kelime hep namaz olarak tercüme edilmiş ve kastedilen manaın dışında bir mana verilmiştir. Misal olarak “salavat” salatın çoğuludur. Eğer salat sadece namaz anlamına gelse idi “Allah ve melekleri Peygambere namaz kılıyorlar, ey iman edenler siz de ona namaz kılın” denmesi gerekecekti ki Kur’an böyle manadan beridir.
Salat gibi “ayet, kafir, ruh, infak, rab, veli, zikir” gibi daha birçok terim ve kelime, Kur’an-ı Kerim’de muhtelif anlamlar taşır.
Mesela “veli” kelimesi de hemen her mealde dost olarak tercüme edilmiştir ki bu çok dar bir anlamdır. Zira “salat” kelimesinde olduğu gibi “veli” kelimesinin de birçok anlamı bulunmakta ve bu anlam ayetle beraber anlam kazanmaktadır. Bunun için ayrı bir makale yazmak gerekir. Ancak şu kadarını söylemeliyim ki “veli-evliya” terimleri dost dışında, rehber, önder, sırdaş, arkadaş, ilah, kendisine uyulan, güvenilen, arkasından gidilen, her bakımdan kendisine güvenerek teslim olunan, vekil, yöneten gibi birçok anlamda kullanılmaktadır.
Mahkemeden velayet kararı alan birisi için dostluk kararı aldı demeyiz. Keza okulda veli toplantısı var yerine dost toplantısı da demeyiz.
En doğrusunu Allah bilir.
Ebubekir Aytekin
27 Ağustos 2023