Maliye, işverene prim desteğinde nabız yokluyor !..

Abone Ol

İstisna ve muafiyetlerin kaldırılması çalışmaları kapsamında, işverenlere sağlanan 5 puanlık prim indirimi de tartışma gündeminde.

Ocak-Eylül döneminde prim desteği olarak SGK’ya aktarılan tutar, yılın tamamı için öngörülen ödeneği de aşarak 196 milyar liraya ulaştı. Edinilen bilgiye göre, Hazine tarafında bu indirimin sürüp sürmemesi de tartışılmaya başlandı, hatta nabız yoklamaları yapıldı. Bu tartışmadan rahatsızlık duyan işveren tarafı ise prim desteğinin kayıt dışı istihdamın önlenmesinde önemli bir işlev gördüğünü savunuyor.

Kayıt dışılıkla mücadelede kullanılan gözetim araçlarında “caydırıcılık” uzun zamandır ikinci planda. Buna karşılık, kamu tavizleriyle özendirme, teşvik etme araçları sıklıkla kullanılıyor. Bunlardan en önemlilerinden biri, çokça taraftarı da bulunan kayıt dışı istihdamı azaltmakta işe yaradığı sunulan “Sosyal Güvenlik 5 Puanlık İşveren Prim İndirimi” mekanizması.

5510 sayılı Kanunun 81. maddesine 2008’de eklenen bir fıkra ile ücretli olarak işçi çalıştıranlar, eğer bildirimlerini süresi içinde yapıp, primlerini de ödedilerse, yani yasadaki ödevlerini tam olarak yerine getirirlerse uzun vadeli sigorta kollarındaki işveren payından 5 puan daha düşük oranda prim ödüyorlar.

Kamuda uzun süredir tartışılan bir konu: Yükümlülüklerini yerine getirenlere ödül verilmesi ne kadar doğru? Tartışmanın “teşvik işe yarar” diyen tarafında olanları, işini düzgün yapan ve yükümlülüklerini tam yerine getirenlerin ödüllendirilmesinin özendirici olacağına işaret eder. Diğer taraf ise esas olanın herkesin kamuya olan yükümlülüğünü yerine getirmesi, bunun bir ödül vesilesi olmaması gerektiği ve yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin “cezalandırılmasının” esas ve caydırıcı olduğunu savunur. Yararlanıcı taraftakilerin tamamı, ister işini düzgün yapan, isterse yapmayan olsun, indirimin her türlüsünü sevdiği için tartışmasız birinci grubu destekliyor. En büyük savunma da, 5 puanlık indirim sonrası kayıt dışı çalıştırmadaki hızlı düşüş. Benzer yaklaşım vergi için de denendi ama başarısı çok sınırlı. Vergi ödememek hala avantajlı bir finansman modeli !..

İşverenlerin yararlandığı en büyük sosyal güvenlik prim teşviki bu 5 puanlık indirim. Başta özel teşvikli yatırımlar olmak üzere çok sayıda düzenlemede benzeri indirimler var ve karşılığı Hazine tarafından SGK’ya ödeniyor ama toplam tutara bakıldığında en büyük kalem 5 puanlık indirim. Örneğin, Ocak-Eylül döneminde bu kalem için SGK’ya aktarılan tutar 195 milyar 825 milyon TL. Yılbaşındaki 165.9 milyar TL’lik ödenek de aşılmış durumda. SGK açık verdiği için, bu tutar vergi harcaması (tahsilinden vazgeçildiği için doğrudan finansmanı gerekmeyen) olarak da nitelenemiyor çünkü SGK’ya tutar olarak aktarılıyor.

İstisna ve muafiyetlerin daraltılması tartışması

Uzun süredir gündemde olan “istisna ve muafiyetlerin daraltılması”, tartışmalarındaki kilit unsurlardan biri gibi görünüyor. Hazine tarafında bu indirimin artık gerekli olup olmadığı tartışılmaya başlandı, hatta nabız yoklamalar oldu. Yararlanıcı tarafta bulunanlar ise ilk etapta oldukça rahatsız görünüyor. Resmi ağızlardan açıklama olmadığına göre kamu tarafı şimdilik bu adımı atmakta tereddütlü görünse de sosyal güvenlik ve genel olarak bütçe dengeleri gündeme geldiğinde ne olur bilinmez.

Yakın zaman deneyimleri gösterdi ki şu anda iş sahipleri çok tahammülsüz ve enflasyonla mücadelede gerekli olan-olabilecek ilave yüklerin hiçbir şekilde kendilerine ulaşmasını istemiyor. Borsa işlem vergisinde de istisna muafiyet tartışmasında da denendi ve sert tepkilerle geri adım atıldı. Genel halk kitlesi de “sorumlusu olmadığı” enflasyonun yükümlüsü olmak istemediğini uzun süredir söylüyor.

“Ödünleşme” ilginç bir kavram. Enflasyon herkes için kayıp bu kesin. İş yavaşlıyor. Halk fakirleşiyor ve herkes bir şeyler kaybederken maliyete katlanma sırası geldiğinde siyasetin sanat ve ikna kısmı devreye girmesi gerekiyor. İktidar ise şu anda kimseyi ikna etmek zorunda kalmamak için “başka şeyleri gündeme getirmekle” meşgul ama bu yaklaşım “sorunu halının altına süpürmekten” başka bir şey değil. Siyasi iktidarın “ödünleşme” tavrı bu gibi görünüyor.

İşverene teşvikleri azalttıkça kayıt dışılık artar. Esasen tüm yapısal sorunları tartışmak yerine daha adil ve düşük bir vergi sistemi, adaletin tam uygulandığı ve tasarrufun her yerde yapıldığı hırsızlığın önlendiği bir Türkiye olsa iki senede biz Almanya’yı geçeriz.