Ruhlarına sarılıp, pek tatlı canlarına halel gelmesin diye ellerini kaldırıp, hukukun, adaletin gözüne bastılar dezenfektanı! Fakirin emekçinin vergilerini, rahat etsin diye, hayata, bakanlığa TİCARET gözüyle BAKAN’ların emrine verildi! Devletin şirketleştirilmesi, kuytu bakanlıklarda yeni müdürler yarattı. Bu güne kadar yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür edilip, üstüne görünmezlik dezenfektanı sıkılan ümmetin bakanı görünmezlik uykusuna yattı. Rüyalar aleminin ölüye yatan kahramanı, hızını alamayıp memleketi komple dezenfektana boğdu! Nasıl olsa sorgu dezenfektanları hain terörist!

Dolarla işi olmayanların, aldığı 50 TL ilk benzinle kendi etrafında dünya turu atanların sponsorluğunu yaptığı son dönemin muktedirleri, gün geçtikçe hukukla pinpon topu gibi oynamaya başladığı için, acı bir reçete ile karşılaşacağımız kesin! Hukuka menfaat dezenfektanları sıkanların görevden alındığı halde, “AMANN SEN İYİ NİYETİNDEN YAPMIŞSINDIR” gibi bir absürtlükle, Meclis tarafından korunması gösteriyor ki, güçlü olanın sorumsuzluğu kutsanmıştır. En sorumlunun hukuk karşısında fıkralara konu olacak cinsten argümanlarla, kendi fikirdaşlarını sorumsuzluğa teşviki neticesinde, bu gün anayasa kaide ve kuralları yerle bir edilmiş, nihayetinde ülkenin sosyolojik tabakaları arasında derin yaralar açılmış, itiraz edenler de türlü yaftalamalarla cehalete kurban edilmiştir. Devletin tüm kademelerinde mutlak gücün pekişmesi nedeniyle, güç devşiren, jakuzilerde viski partileri düzenleyip, rövi kızlarıyla dinimizi yaymaya çalışan, Rabia işaretiyle çeplerini şişiren kurnaz kedicikler, TİLKİ olmak için üstlerindeki gücü kutsaması her türlü rezaleti mübah kıldı! Rezalete sıkılan güç dezenfektanları, ülkenin gerçeklerine MASKE taktı.
Mafyanın ortalığa saçtığı rezaletler, muhataplarının cevap yerine cinsiyetçi aşağılama tutumları, gazeteci görünümlü güdümlü füzelerin cehalet aromalı nargile sefaları Susurluk kazasına nispet tripot ve kamerayla ortaya saçılan kirli ilişkiler ağı! Cehalete verilen primlerle, gücün verdiği şımarıklıkla hak edilmeden sırf daha iyi “PADİLAHIMIZ EFENDİMİZ” dediği için üst makamlara getirilen kurum ve kuruluş müdürlerinden bazıları, yeni dönemin işaretlerini vermesi açısından önemli! ORWEL’ın 1984 adlı romanındaki “BEYEFENDİ” gibi amigolarını gözleyip, vitaminli dezenfektanlarla besleyen güç bileşenleri, hukuk ve adaletin ruhuna kibrit suyu döküp, kahkahalarla saray koridorlarını lale devrine çevirdi. Zamanında En küçük bir hak edilmişe, samimi olarak şükredenler, bu gün milyar dolarları, çerez niyetine cennetin gidiş yolunun hediyeleri gibi görüp, Nuh’un gemisinde seçilmişler rüyalarına yatıyorlar! Ne yaman çelişki!
Din soslu vatan-millet edebiyatıyla memleketin her tarafından kanalizasyon borusuyla milletin üzerine boca edilen şaibelerden anlaşılacağı üzere, memleketin tüm kutsalları, organize suç KEDİCİKLERİ ve onlara payanda olan güç megalomanları yüzünden darmadağın edilmiş durumda! İşçi ve emekçinin hayatta kalma mücadelesi verdiği şu zamanda, kirli ilişkilerle elde edilmiş, düşünceden yoksun, fiyakalı giyimli ellerinde tespih sallayan bu günün seçilmiş tiplerinin kutsanması, ülkenin sosyolojik olarak nasıl ucube heykellere teslim edildiğinin göstergesi! Yönetim kademelerinin en üst makamından en dip noktasına duruma göre sıkılan dezenfektanlar neticesinde, flulaşan kirli ilişkiler ağı da gösteriyor ki, memleketi canı pahasına savunan, düşünen, sorgulayan insanlara hayat cehenneme çevrilmiş durumda! Üstünlük komplekslerinin altında yatan, aşağılık duyguların esaretinde, hak edilmeden elde edilen makamlardan, millete parmak sallayan ucube cehaletler, bu gün el üstünde tutuluyorsa anlayacağınız eğitimimize sosyal hayatımıza tüm değerlerimize zehirli dezenfektanlar sıkıldığının göstergesidir.
Toplumun tüm katmanlarını menfaat dezenfektanlarıyla kendi ikballeri için kullanışlı hale getiren, yokluk sefalet ve kanla yeniden kurulan ülkenin kanını kendi dünyalarına enjekte eden kim varsa, yüzündeki maskeler hukukla indirilmeli, maskeleri ortaya çıkarılmalıdır. Temiz eller operasyonları yapacak yetkili bulunamadığı için, halkın ülkeye uzanan darbeleri püskürttüğü gibi memleketin enerjisini emen kim varsa göndermeyi görev edinmesi şarttır. Türkiye’nin acilen KIRMIZI ODA’ya alınması şarttır. Zira Psikolojimiz BOZUK...
DİPNOT:
İsa mesih, bir gün çölde gezinirken, ağlayan bir ihtyar görmüş ve yanına yaklaşıp, derdini sormuş. ihtiyar:
- Kaybolan oğlumu arıyorum ama artık umudu kesmek üzereyim deyince isa mesih yaşlı adama acımış ve:
- Oğlunu beraber arayalım demiş. ve sonra sormuş:
- Peki, oğlunu tanıyacağımız bir işaret, bir iz var mı? mesela doğum lekesi filan...
ihtiyar:
-evet, oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı...
isa mesih'in gözleri dolmuş ve haykırmış:
-baba!!!
ihtiyar da haykırmış:
-pinokyo!!!
Ülkenin realiteye ihtiyacı var! Pinokyoların burnu hayatımıza uzanıyor!