O kadar hızlı geçiyor ki! Zaman denilen mefhum ne ucundan, ne de kıyısından yakalayabiliyorsunuz.
Belki de çok çabuk geçmişe özlem, hasret duyuşlar hatta daha on sene öncesini sanki yarım asırlık bir zaman diliminde gibi anmak normal geliyor olması bizi şaşırtmıyor.
Sabah erkenden başlayan büyük kent hayatında bir yerden bir yere göç durumunda size çok şaşırtan haller ile karşılaşabiliyorsunuz.
Bu sabah bir büfenin dışına astığı led ekranda “köfte patso” cümlesi gibi mesela…
Köfte, patso.
Patso dediği biraz allanıp, pullanıp hafif şekil değiştirmiş patates kızartması.
Köfte ise köfte (Allah’tan orada şimdilik sıkıntı yok)
Ben rahmetli anacağımın yaptığı (her ananın evladının yüreğini kazandığı yemektir) köfte ve kızarmış patates olmuş sana “köfte-patso” bu şaşkınlık ile karşı yakaya geçmek üzere bindiğim motorda bir vatandaşın, çay satan arkadaşa;
- karton versene demesi
ve karşılığında karton ne arkadaş diye! bile sorgulanmadan bir karton bardakta çay alması şahsımı arkaya arkaya yumruk yemiş boksör kıvamına getirdi.
Kendini bi’pek bilmiş plaza insanlarının ortaya çıkardığı “Türkçe dilini kirletme” hali malesef sokakta işin içinden çıkılmaz hale gelmiş.
Tıpkı dilimiz gibi doğdumuz, büyüdüğümüz kentlerde değişiyor, hızlı bir evrim halinde ama çarpık bir evrim.
Prematüre bebek hali yani sözün kısası.
Adıyaman eskiden daha güzel, daha sade bir kentti.
Herkes herkesi tanır ve saygı gösterirdi. Bugün bu siteden yayımlanan olayların %80’i bilinmezdi.
Adıyaman’da yaşayan her köklü ailenin bir lakabı vardı.
Ben şeref duyduğum “Mansur Ailesi”’nin bir ferdiyim.
İşte! Küçüklüğümden beri hemen hemen her yaz gelip hem bu şeref duyduğum ailemin fertlerini görmek, hem de Adıyaman’da bulunmak çok keyifliydi.
Toprak evler, çinko levha kaplı tahta kapılar artık yok. Bunların yerini yüksek beton binalar almış yani tüm ülkenin üzerine düşen “betonlaşma kabusu” burada da varlığını hissettiriyor.
Adıyaman’da en çok değişen sanırım merkezdeki “Atatürk Heykeli” ve çevresi.
Mazide kalmış “Kasap Pazarı” ya da sadece otantik bir isim olarak varlığını sürdürmeye çalışan “Oturakçı Pazarı”…
Adıyaman malesef “Prematüre Çocuk” dışardan bakınca açık ve net görülüyor.
Adıyaman’da topraktan, betona geçiş hızla ilerlerken kent içindeki plansızlık, Adıyaman’ı daha iyi görmek isteyen birisi olarak beni dışardan çok rahatsız ediyor.
Önümüzde Yerel Seçimler var ve inşallah Adıyamanlılar, bu güzel kenti hak ettiği bir güzelliğe kavuşturacak bir başkan adayını seçerler.
Adıyaman iyi şeyleri hak eden bir kent.
Adıyaman üvey evlat muamelesi görmeyi hak etmeyen bir kent.
Adıyaman gelişmeye ve kalkınmaya muhtaç bir kent.
Adıyaman ve Adıyamanlılar bunu hak ediyor