Rapora göre, küresel ölçekte enflasyon, birçok ülkede hedef oranlara yaklaşmayı sürdürüyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve ABD Merkez Bankası (Fed) gibi gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim süreçlerine başladığı ifade edildi. Özellikle ABD’deki olumlu enflasyon görünümünün, eylül ayında ilk faiz indirimini gerçekleştireceği beklentilerini güçlendirdiği vurgulandı. Bununla birlikte, jeopolitik gelişmeler ve Japonya Merkez Bankası'nın faiz artırım kararı gibi faktörler, küresel risk iştahında bozulmalara yol açtı.
Türkiye özelinde, risk primi haziran ve temmuz ayları boyunca yükselerek 260 baz puandan 290 baz puana çıktı. Türk lirasının kur oynaklığı kısa vadede dalgalı bir seyir izlerken, uzun vadeli oynaklıklar artmaya devam etti. Raporda, TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 26 Temmuz itibarıyla 148 milyar ABD doları seviyesine yükseldiği, swap hariç net rezervlerde ise 63,3 milyar ABD doları düzeyinde bir iyileşme kaydedildiği açıklandı.
Raporda ayrıca, para politikası kararlarının kredi büyümesindeki yavaşlamayı belirginleştirdiği ifade edildi. Türk lirası mevduatın payını artırmaya yönelik düzenlemeler ve diğer makroihtiyati kararların, parasal sıkılığın talep koşullarına aktarımını güçlendirdiği belirtildi. Bu bağlamda, mevduat faiz oranlarında düşüş gözlemlendi. Ancak, piyasada oluşan likidite fazlasının zorunlu karşılıklar yoluyla sterilize edilmesiyle, bu düşüş baskısı sınırlı kaldı.
İktisadi faaliyet açısından, yılın ilk çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yıllık bazda %5,7, çeyreklik bazda ise %2,4 oranında arttı. Bu büyümenin temel belirleyicisinin hizmetler sektörü olduğu ve net ihracatın uzun bir aradan sonra yıllık büyümeye pozitif katkı sağladığı ifade edildi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılı üçüncü Enflasyon Raporu'nda mayıs-temmuz döneminde para politikası kararlarını sabit tutarak, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini göz önünde bulundurduğunu açıkladı. TCMB, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu korumaya devam ederken, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu yakından takip ettiğini vurguladı.
Aylık enflasyonun ana eğiliminde nisan ayında gözlenen zayıflamanın, mayıs ayında geçici olarak kesintiye uğradığı ve haziran ayında beklentilerin üzerinde bir düşüşle tekrar iyileştiği belirtilirken, temmuz ayında ise sınırlı ve geçici bir yükselişin yaşandığı ifade edildi. Buna karşın, yurt içi talebin halen enflasyonist seviyede olmasına rağmen yavaşladığı, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskıları canlı tuttuğu vurgulandı.
TCMB, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerini yakından izlediğini, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceği yönündeki güçlü mesajını yineledi. Eğer enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülürse, para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı vurgusu da raporda yer aldı. TCMB'nin kararlı duruşunun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme yoluyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmesi ve dezenflasyon sürecini güçlendirmesi bekleniyor.
Makroihtiyati Tedbirler ve Para Politikası Adımları
TCMB, parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla çeşitli makroihtiyati kararlar aldı. 23 Mayıs 2024 tarihinde yapılan düzenlemeyle, TL ticari kredi büyüme sınırları ve yatırım kredileri dışında kalan yabancı para kredilere aylık %2 büyüme sınırı getirildi. Söz konusu sınır, 20 Temmuz 2024 tarihinde %1,5’e indirildi ve yatırım kredilerine olan muafiyetin kapsamı genişletildi. Bu düzenlemeler, reel sektörün aşırı kur riski almasını önlemeyi amaçlıyor.
28 Haziran 2024 tarihinde ise ticari kredilerde erken kapama durumunda bankaların uygulayabileceği azami ücretlerde değişiklik yapıldı. Bu değişiklik, kredi faiz seviyeleri ve kalan vade dikkate alınarak, ticari kredi fiyatlamalarının daha sağlıklı oluşmasını hedefliyor ve dezenflasyon sürecine ilişkin beklentilerin uzun vadeli ticari kredi faizlerine yansımasını destekliyor.
TCMB, 28 Haziran 2024 tarihinde yapılan bir diğer düzenleme ile kaldıraç oranına göre ilave zorunlu karşılık tesisi uygulamasını sonlandırdı. Ayrıca, Türk lirası mevduatı desteklemek amacıyla 23 Mayıs 2024 tarihinde yapılan değişiklikle, kısa vadeli TL mevduat/katılım fonu hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları %8’den %12’ye çıkarıldı; uzun vadeli olanlarına ise %8 oranında zorunlu karşılık uygulanmasına karar verildi.
Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları da kısa vadelilerde %25’ten %33’e, uzun vadelilerde ise %10’dan %22’ye yükseltildi. Ayrıca, yenileme dahil toplam hedef oranı %75’e düşürüldü ve tüzel kişi KKM ile gerçek ve tüzel kişi YUVAM hesapları toplam hedef hesaplamasından çıkarıldı.
Piyasa Mekanizmasının İşlevselliğinin Artırılması ve Likidite Yönetimi
TCMB, swap stokundaki belirgin gerileme sayesinde piyasada oluşan fazla likiditenin sterilize edilmesine katkı sağladı. Gecelik faiz oranları, likidite koşullarına göre faiz koridoru içinde hareket etti. TCMB, 8-24 Mayıs döneminde depo alım ihaleleri düzenleyerek fazla likiditeyi sterilize etti ve ilave tedbirler aldı. Bu kapsamda, zorunlu karşılık oranlarını artırarak sistemden yaklaşık 550 milyar TL likidite çekildi.
Ayrıca, TCMB swap stokundaki azalışla birlikte net Açık Piyasa İşlemleri (APİ) kaleminde de artış gözlendi. 12 Temmuz tarihinde net APİ kalemi tekrar negatif alana geçerken, TCMB depo alım ihaleleri ile fazla likiditeyi sterilize etmeye başladı.
Raporda, TCMB'nin gerektiğinde ek depo alım ihaleleri açarak ve TL karşılığı döviz ve altın swap ihaleleri yaparak sistemdeki fazla likiditeyi sterilize etmeye devam edeceği, likidite koşullarının yakından izleneceği ve sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılmaya devam edileceği ifade edildi.
Kaynak : PHA