MİLLET OLMAK VE TARİKATLAR

Abone Ol

prof. Dr. İlber Ortaylı “Kendine has dili olanlara millet denir.

Sonu …li …lı ile bitenlerin soyu belirsizdir.

Amerikalı, Kanadalı, Perulu, Pakistanlı, Avusturalyalı Arjantinli, Şilili, Yeni Zellandalı, İsviçreli… diyebilirsiniz.

Çünkü bunların kendine has dilleri yoktur. Millet değiller.

Türk’e Türkiyeli, Türk, Alman’a Almanyalı, Fransız’a Fransalı, İtalyan’a İtalyalı, İngiliz’e İngiltereli, Rus’a Rusyalı, Japon’a Japonyalı diyemezsiniz.

Çünkü bunların kendine has dilleri vardır. Bunlar millettir” diyor.

PROF. Dr. İlber Ortaylı’nın millet tanımı, evrensel ve sosyolojik bir tanımdır.

Osmanlı Devleti’ni kuran Osmanoğulları Türk’tü. Osmanlı devleti kurulduğunda Türkçe konuşuluyordu. Devlette yazışmalar Türkçe yapılıyordu.

Osmanlı Devleti fetihler yapıp imparatorluk olunca, Devletin başkenti İstanbul’da, Türklerin yaşadığı Anadolu’da adına Osmanlıca denilen Türkçe, Farsça, Arapça karışımı bir dil kullanılmaya başlandı. Devlette yazışmalar, Türkçe, Farsça, Arapça karşımı bir dille yapılmaya başlandı. Kendine has bir dili olmayan Osmanlı Devleti, millet olma vasfını kaybetti. Osmanlı denilmeye başlandı.

Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Hicazı fed edip, Kutsal emanetleri İstanbul’a getirmesi ile birlikte Osmanlı Padişahları, halife unvanını taşıma başladılar.

Osmanlı Devleti’nde, toplumsal, siyasal ve kültürel yapıya:

Kuran dışı üretilmiş kurumlar olan,

Kendilerine göre din anlayışı ve kural koyan,

Allah’ı ve dini kullanarak çıkar ve güç sağlayan,

Tarikatlar egemen olmaya başladılar.

Bu değişimle birlikte süreç içinde Osmanlı Devleti önce durakladı. Arkasından gerilemeye başladı. 1918’e gelindiğinde iflas etti ve çöktü. Batı’nın emperyalist ülkeleri tarafından işgal edildi.

Mustafa Kemal’in yönetiminde Büyük bir Kurtuluş Savaşı başlatıldı. Savaş büyük bir zaferle sonra erdi. Batı’nın işgalci emperyalist devletleri Anadolu’dan atıldı. Osmanlı Devleti’nin Saltanata ve hilafete dayanan yönetim anlayışına son verildi. Halk egemenliğine dayanan Cumhuriyet yönetimi kuruldu.

Halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu’da yaşayan Türklerin kendilerine has bir dillerinin olmasına, millet yapmaya karar verdi.

Harf devrimi yapıldı.

Harf devrimi ile Türkçenin konuşulduğu harflerden oluşan bir dil geliştirildi.

Türk Cumhuriyeti kendine has bir dili olan bir millet oldu.

Türkçe, Farsça, Arapça karışımı konuşma ve yazışmaya son verildi.

Konuşma ve yazışmalar, Türkçe yapılmaya başlandı.

Tarikatların örgütlenme ve güç oluşturma merkezleri olan tekke ve zaviyeler kapatıldı.

Tarikatların, toplumsal, siyasal ve kültürel egemenliklerine son verildi.

Egemenliklerine son verilen tarikatlar, Atatürk’ün yönetiminde, 29 Ekim 1923-10 Kasım 1938 arasında, yer altına indiler. Mücadelelerini kapalı kapılar arkasında sürdürdüler.

Ancak Atatürk’ün ölümünden sonra, tarikatların önleri yeniden açıldı. Yer altından yer sütüne çıktılar. Hemen harekete geçtiler.

Mustafa kemal Atatürk’e,

Mustafa kemal Atatürk’ün yönetiminde halk egemenliğine dayanan Cumhuriyeti kuran, harf devrimi başta olmak üzere devrimleri yapan CHP’ye,

Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine,

Harf devrimi başta olmak üzere devrimlere,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kendine has bir dilinin olmasına ve millet olmasına saldırmaya başladılar.

Tarikat mensuplarının kurdukları AKP, 3 Kasım 2002 seçimlerinde, tarikatların desteği ile tek başına iktidara geldi.

AKP iktidarı ile birlikte tarikatlar, devleti ele geçirdiler.

Osmanlı Devleti’nin son 300 yılında olduğu gibi toplumsal, siyasal ve kültürel yaşama egemen oldular.

Özelliklede, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendine has bir dilinin olmasını ve millet olmasını sağlayan harf devrimine savaş açtılar.

Kendisi de bir tarikat üyesi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimse bizim karşımıza Kürtlükle çıkmasın, kimse bizin karşımıza Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir iktidarız dedi. Millet olmanın simgesi ve göstergesi olan Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü yasakladı.

Gelinen noktada tarikatların Cumhuriyetin kendine has bir dilinin olmasını ve millet olunmasını sağlayan harf devrimine karşı başlattıkları mücadele artarak ve derinleşerek devam ediyor.

Tarikat mensuplarının kurdukları, üye ve örgütleri ağırlıklı olarak tarikat mensubu olan AKP ile işbirliği yaparak devleti ele geçiren Tarikatlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin dilini Arapça yapmak, millet yapısına son vermek, teokratik bir devlete dönüştürmek istiyorlar.

Bunu görmek, önlem almak ve engellemek gerekiyor.

31 Mart 2019 yerel seçimleri, bunun için bir fırsattır.

Yoksa Türk milleti, millet olma vasfını kaybeder.