Mısır’da yaşanan son olaylar bir kez daha gösterdi ki, Arap ülkelerindeki demokrasi anlayışı aslında Avrupa’dan daha ileride…
            Türkiye’de 12 Eylül darbesi yapıldığında biz dahil hiç kimse buna darbe diyememiştik. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları 12 Eylül Harekâtı diye adlandırılıyor, Avrupa ve Amerika’da hemencecik güçlünün yanında yerini alıyordu.
            Bugün Mısır’da bazı insanlar meydanlara çıkıp, canları pahasına onurlu bir davranış sergiliyorlar. Meydanlar boşken demokrasi havariliği yapanların ise gıkı çıkmıyor.
            Mısır cunta güçleri, darbe karşıtı protestoları için gittikleri Rabiatul Adeviyye meydanında sivil halk üzerine mermi yağdırdılar. Netice; 200`den fazla ölü, 5 bin yaralı…
            Dünya`nın ikiyüzlü sahtekâr, insan hakları ve demokrasi savunucuları ortalıkta yoklar. Hatta cuntanın ekmeğine yağ süren açıklamalarda bulunuyorlar.
            Demokrasi yanlıları vatandaşlar, kendi vatanlarının askerlerinden korunmak için camilere sığınıyor. Kimisi de havai fişeklerle katliamı kutluyor. Halk için halkı öldürme anlayışının açıklaması nedir, bu nasıl alkışlanıyor anlamış değilim.
            Yönetimi zorla eline almaya çalışan güçler, vatandaşlarının üzerine zırhlı araçlarla yürüyor. Tek suçları ise seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`nin serbest bırakılması ve görevine iade edilmesinin talep edilmesi. Yani demokrasiye sahip çıkma mücadelesi…
            Güya demokrasi için ülke işgal eden, Türkiye’deki bir sokak mitingini bile canlı yayınlarla duyuran, gazetelerde boy boy ilanlar yayınlayan, mutlu bir azınlığın mutlulukları elinden alınıyor diye veryansın eden batı, ne hikmetse buradaki demokrasi mücadelesi karşısında kafasını kuma gömmüş durumda…
            Ağaçlar kesilince, kuşlar öldürülünce kıyametleri koparanlar, Müslüman kanı akıtılınca kılını kıpırdatmıyorlar. Bu nasıl anlayıştır, bu nasıl ikiyüzlülüktür, bu nasıl vicdandır anlamak zor…
            Amerika, Avrupa Birliği, Rusya, Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam Konferansı Örgütü, İnsani ve siyasi uluslararası kuruluşları neredeler?
            Uluslar arası camianın yaşanan olayları insanlığa karşı işlenen bir suç olarak nitelendirmesi ve mutlaka müdahale etmesi kaçınılmazdır. İşlenen bu suçun tetikçilerinin de azmettiricilerinin de bağımsız ve tarafsız hukuk önünde hesap vermeleri gerekir. Yoksa bu suç dünyada sıradanlaşır ve insanları katletmek meşru hale gelir.
            Allah’tan ki, Türkiye var. Darbelerden çok çekmiş bir millet ve ülke olan Türkiye yine mazlumdan yana tavır koydu. Bu nedenle devletimiz, hükümetimiz, muhalefet ve ana muhalefetle gurur duyuyoruz. Darbenin çirkin yüzünü bütün Türkiye olarak görmüş ve ülke olarak tavrımızı demokrasiden yana koymuşuz. Ne mutlu bizlere…
            Başkalarının verdiği kararları onaylama dönemi sona ermiştir. Hak, hukuk, adalet ve özgürlükten yana, ülkelerin toprak bütünlüğünden yana tavır koyan bir ülke olarak dünyaya demokrasi dersi veriyoruz.
            Bu mübarek ayda kendi soydaşının, vatandaşının kanını akıtan cuntanın değil, gayrı meşru yollarla iktidarı eline geçirmeye çalışan eli sopalıların değil, ezilen halktan yana tavır koyan, menfaatlerini hiçe sayan bir ülkeyiz…
            Dünyanın projecileri olan ülkeler tıpkı Suriye gibi, Irak gibi yıkılan, yakılan, kendilerinin tayin ettiği liderlerle idare edilen ve dolayısıyla sömürülen bir Mısır hesapları ile hareket ediyorlar. İnşallah feraset sahibi kişiler bu oyunu iyi tahlil eder ve akıllarını başlarına alırlar.
Artık bütün dünyada herkes işine bakmalı. Siyasetçi siyaset yapmalı, asken vatandaşını öldürmek yerine korumalı, yargı adaleti sağlamalı, vatandaş ise işine gücüne bakmalıdır…
Bugün Mısır’da yaşananlar yarın Türkiye’de denenebilir. Bu nedenle bile olsa darbeye karşı çıkmamız gerekiyor.
Bu mübarek gün ve geceler hürmetine bütün İslam coğrafyasının kurtuluşa erişmesi için dualarımızı eksik etmeyelim lütfen…
Allah, mazlumları zalimlerin şerrinden muhafaza etsin…
 
Fahrettin Çelik