Mobbing ile ilgili yazılı medya organlarına çok sayıda demeç verdim. Tv, radyo ve sosyal medya programlarına konuk oldum. Çeşitli ve çok sayıda web haber siteleri ile gazetelerde yayınlanan yazı, bilimsel makale, rapor, çalıştay, panel, konferans, ulusal ve uluslararası kongrede mobbingi ve çözüm önerilerini anlattım. Mobbing alanında üzerinde yıllarca çalıştığım iddialı bir çalışma olan “Tüm Yönleriyle Mobbing ve Siber Mobbing” bilimsel eserimi diğer kitaplarımla birlikte alanın hizmetine sundum. Gayem, huzurlu ve insana yaraşır iş ortamlarında, verimli ve kaliteli üretim yapan mutlu çalışan ile daha güçlü Türkiye hedefine katkı yapmaktır.
2010 yılında temelini attığımız ve 2015 yılında kurduğumuz Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği’ni (MEYAD) kurduk ve Türkiye’nin pek çok yerinde olan arkadaşlarımla birlikte “toplumsal bilinçlenme, toplumsal uzlaşı ve çalışma hayatına katkı için çalışıyoruz” sloganımızı gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Mobbingle mücadelede hep şunu haykırıyoruz; İslam’da ve diğer bütün semavi dinlerde, ulusal ve uluslararası ahlak normlarında, eksik de olsa ulusal ve uluslararası (BM-İLO-AB) yasal düzenlemelerinde; mobbing suçtur, ahlaksızlıktır, kul hakkıdır ve kimi zaman cinayettir dedik ve demeye devam ediyoruz.
Dünyanın her yerinde ve aklı başında herkes için en kıymetli varlık, insandır. Ancak insan, bozuk para gibi harcanmakta ve hoyratça israf edilmektedir. Kamu ve özel sektörde; keyfi uygulamalar, yok sayma, ötekileştirme, pasifize etme, aşağılama, kayırmacılık, kapital eksenli bakış gibi nice kötü muameleler bulunmaktadır. Tarihin ilkel derinliklerinde bile takım ruhu ve ekip çalışması vardır. Bireyselleşme çabaları zamanla; “ben olmazsam yandı-bitti-kül oldu” bencilliğine dönüşmektedir. Oysa kimi işletmeler işsizliğin yüksek oluşunun da etkisiyle çalışanın ilk hatasında yenisiyle değiştirmeyi (turnovera uğratmak) tercih etmektedirler. Bu da çalışan üzerinde yıkıma yol açmaktadır.
Mobbing konusu ciddidir ve yasal düzenlemeleri zorunlu kılmaktadır. Yapılacak her türlü düzenleme adaleti hakim kılmalı ve herkesi kucaklamalıdır. Liyakat, ehliyet ve adalet kişisel menfaatçilerin ağzına aldığı ucuz kavramlar olmaktan çıkarılmalıdır. Aksi takdirde her yerde ve her zaman yıkıma neden olmaya devam edecektir!..
Doğan Cüceloğlu; “…Hayatın sermayesi güvendir. Güvenin olmadığı yerde hayat devam edemez. Mümkün değil. Anlamlı, coşkulu ve güçlü bir yaşam için kişinin kendi ilişkisinde ve kişiler arası ilişkilerde mutlaka güven lazımdır. Güvenilen insan olmak, bir insanın erişebileceği en büyük mertebedir” diyerek güvenin önemini ifade etmektedir. Mobbing, çalışma hayatında güveni yok ettiği için huzurlu ve güvenli iş yaşamından söz etmek de mümkün olamamaktadır!
Mobbing olgularının çok azı basın ve medyaya yansıyabilmektedir. Bunlar da hepimizi kahretmekte ve insanlığımızdan utanır hale getirmektedir! Mobbing her yerde! Özel sektör ve kamunun hemen her alanında mobbingin acımasız örnekleri yaşanmaktadır. Eğitim, sağlık, güvenlik, bankacılık, hizmet sektörü, sanayii, akademi gibi her yerde duyabilenler için feryat ve anlayanlar için arşa yükselen sessiz çığlıklar bulunmaktadır!..
Çalışma hayatında, insanlar para ya da huzur tercihi arasında bırakılmak istenmektedir. Oysa verim, üretim ve kalite istiyorsak sürekli vurguladığımız “insana yaraşır iş ortamları” oluşturmak zorundayız. Ticari kazanç için de gereklilik, lakin bunu anlamaktan çok uzağız! Baskıcı sistemle büyüyenin despotik yöntemle idare edilebileceğinden başka ufku yoktur, olamaz. Arkasında bir de afili dayısı varsa, mağdur için kapılar duvar, haykırışlarına sağır, acılarına da kör olunmaktadır!..
Merhum Efe Demir, İzmirli bir bankacı genç. Anne, baba ve ağabeyi akademisyen, eşi de aynı özel bankada tanışıp evlendiği bir hanımefendidir. Ekonomik olarak orta üstü denebilecek bir yaşantıya sahip olduğu anlaşılıyor. Eğitim ve tecrübe bakımından da iyi yetişmiş bir bilgisayar mühendisi. Başarısı ve performansı nedeniyle hızla yükselip “Bireysel Krediler Tahsis Uygulama Geliştirme Müdürü” seviyesinde yönetici olmuş. Dil bilen, ahlak seviyesi yüksek olduğu için paranın ruhu doyurmayacağını e-mailinde şu sözlerle haykırmaktadır: “…İnsana ve çalışma arkadaşınıza ÖNEM VERMİYORSUNUZ. Kimin ne yaşadığına ne sonuç ürettiğine bakıyorsunuz” cümleleri ile baskı altında çalışanların halini özetlemiş. Hayatının baharında ölüme giderken bile şu çözüm önerisinde bulunarak; “…ben en azından kurumum açısından kral çıplak diyorum. Bir şeyler yoluna koymak için hala çok geç değil” diye yazdığı mektuptan sonra “mobbing iddiası” ile canına kıymıştır (https://sendika.org/2023/03/hayatina-son-veren-yapi-kredi-calisani-muhendis-efe-demirin-ifsa-mektubu-insana-ve-calisma-arkadasiniza-onem-vermiyorsunuz-680305/ (Erişim Tarihi:20.03.2023 Saat:11.00). Ne büyük acı. Mobbing uzmanı olarak hangi duygu ile vefat ettiğini en iyi anlayanlardan biriyim ve üzüntümü tarif edemem.
Mobbingin gündeme gelmesi için basına yansıyan intiharların olması mı gerekiyordu? Peki, basına yansımayıp yaşarken ölenler, tükeneneler, yaşayamayanlar veya yaşıyormuş gibi görünenler ne olacak? Çalışanın yaşama sevincini elinden alanlar, cinnet-cinayet ve intihar gibi çeşitli nedenlerle ölümüne sebebiyet verenler, işini kaybetmesine neden olanlar, sağlığını bozanlar, aile ve sosyal hayat ile ilgili düzeni bozanlar ne olacak?
İşte bu nedenlerle mobbinge ilişkin çözüm önerilerimizi ve feryadımızı sıralarken mevcut 4857 sayılı İş Kanunu, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve özel kanunlar kapsamında çalışan diğer kanunlardaki yasal düzenlemeler yetersiz kalmaktadır.
Çalışanların kabusu ve vebası artık bitmelidir. Bu nedenle mutlak surette müstakil “Mobbing Yasası” çıkmalıdır. Haykırışlarımız ve mücadelelerimiz ile mobbing duyulsa da canlar ölmeye, çalışanlar da tükenmeye devam etmektedir. Sesimizi ilgili ve etkili mercilere ulaştırmak için daha gür bir şekilde haykırmaya devam edeceğiz.
İsmail AKGÜN
Eğitimci-Yazar, Mobbing Uzmanı
MEYAD Genel Başkanı
akgismail@gmail.com