Bir süredir neler yazayım diye düşünüyorum. Anlatılacak o kadar konu var ki, yıllardır halkın içindeyim, Ben ülkenin temel sorunlarının bu kadar derinleştiğine , halkın çaresizliğine ve özellikle de ülkemizin geleceği olan gençlerin bu kadar umutsuz olduğu bir döneme rastlamadım.
Yüksek enflasyon, ağır ekonomik şartlar, siyasetteki nefret dili toplumu sağlıklı bir geleceğe götürmediği aşikardır.
Sizi bilemem AMA Ben Müjde haberini duyduğum zaman pek sevinemiyorum. Müjde dediysek Karadeniz' de petrol bulundu müjdesi değil. Uzaya gitme müjdesi hiç değil. Çünkü şehir dışına gitmekte bile zorlanıyoruz. Müjdenin Hemen akabinde doğalgaz ve elektrik faturalarına yansıyan fahiş zamlardan pardon, güncellemelerden de bahsetmiyorum!...
Verimli topraklarımız varken kurtuluşu başka ülkelerin toprağına buğday ekmekte bulanların ve bunu bize müjde diye sunanlardan bahsediyorum!...
20 yıldır AKP'ye koşulsuz destek veren bir kesim seçmene, bu zamların nedeni nedir diye sor CA-HA-PE 'yi sorumlu tutarlar!...
Oysa tüm gücü elinde bulunduran AKP iktidarında mazotun litresinin bugün 30 TL'ye dayandığından bahsetmezler !...
Görmedim,duymadım,bilmiyorum!...
Bir de halkın gerçek gündemine dönelim;
Çiftçi tarım girdileri ( Mazot,gübre, yem, tohum ) pahalı olunca tarlasını ekemez oldu.
Eee sorun yok bir müjde daha , bu sefer buğday üretimi içinTarım ve Orman Bakanı Sn.Vahit Kirişçi'Venezüela'da buğday üretimi için anlaşma yapıldığını anlattı. Teklifse Venezuela Devlet Başkanı Nikolas Maduro’dan gelmiş!...
“Venezuela tarım bakanı ve ardından (Başkan) Nikolas Maduro’nun kendisi ‘Bizim ülkemizde üretin’ diye teklifte bulundu. 100 kilo buğday üretin 70’ini alın kendiniz dışarıda değerlendirin, 30’unu bize bırakın yeter’ dedi.
AKP yetkilileri hep yerli ve millilikten bahsediyordu. Şimdi Sn. Bakana sorulması gereken soru şu, bizim verimli topraklarımıza ne oldu ki siz buğday üretimi için bile dünyanın öteki ucundaki bir yerde çareyi buluyorsunuz ?....
Neden kendi Çiftçimiz desteklenmiyor ?....
Atatürk boşuna mı söyledi, “Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca yayılmayı kolaylaştıracaktır." Diye hummalı bir çalışma yapmış ve kalkınma sağlamıştır.
Tarımda kendisine yeten yedi ülkeden biriydik.
Tahıl ambarı olarak bilinen 'Konya’
Diyeceksiniz ki , sadece buğday mı ithal ediyoruz? Her şeyimizle dışarıya bağımlı bir ülke olduk.
Buğday, arpa, bitkisel ham yağı Ukrayna ve Rusya'dan, pamuğu Yunanistan'dan , nohudu Meksika'dan, mercimeği Kanada'dan, çerezlik ayçiçeğini Çin'den, büyükbaş hayvan ithalatını ise Arjantin, Brezilya ve Avustralya'dan yapan ülke konuna düşürüldük.
Yem ve gübre ithali ile çiftçi de, besicinin de de zor durumda bırakıldı.
Saman ithalatı ağırlıklı olarak Bulgaristan'dan yapılıyor.
Biz üretiyorduk geçekti, şimdi hayal oldu!...
Sadece tarım değil hayvancılık da bitti. Kurban Bayramı yaklaşıyor, vatandaş nasıl kurban alacağız diye kara kara düşünüyor.
Evine et giremiyen aileler var.
Ben en çok neye üzülüyorum biliyor musunuz?....
Çocuklarımız beslenemiyor, süt alamıyor!...
Değerli okurlar,
Bir ülkenin gelişmişliğinin ölçütlerinden biri de hiç şüphesiz o ülkede tarımsal güçlenme, bütün güçlenme boyutlarının temelini teşkil eder.
Üretim her durumda korunmalı ve desteklenmelidir.
Yaşanmakta olan ekonomik istikrarsızlık hız kesmeden devam ediyor.Yüksek enflasyonun pençesinde vatandaş belini doğrultamaz durumda.Halkın içinden biri olarak,bizzat katıldığım ve yaptığım çalışmalarda deyim yerindeyse " bir dokun bin ah işit'" emeklisiyle, memuruyla, işçisiyle insanlarımız perişan durumda. Dolayısıyla ülkenin çökmüş olan tarımı ayağa kaldırılmalıdır. Bu da üretimden geçer, çiftçiyi desteklemekten geçer. Ülkenin topraklarını ekmekten geçer, dışarıya bağımlı olmadan doğru tarım politikalarıyla olur. Bu anlamda zengin topraklarımızla her türlü nimete sahibiz.Yeterki yeniden üretime geçirelim.
İklimi, toprağı buğday üretimine uygun olmayan, un ithalatı yapan Venezuela' da buğday üretmek çok manidar!...
Şimdiye kadar bir çok Afrika ülkesinde başarılamayan tarımsal üretim Güney Amerika ülkesi olan Venezuela' da mı gercekleşecek?...
Bakın,ülkemizde buğdayla ilgili verileri CHP Adana Milletvekili Sn. Ayhan Barut şöyle açıklamış:
"2004 yılında Türkiye'de 93 milyon dekarda üretilen buğdayın miktarı son yılda 68 milyon dekara düştü. Yani 23-24 milyon dekar buğday ekim alanı azaldı. AKP'nin yanlış tarım politikaları nedeniyle Cumhuriyet tarihinde ilk defa ekim alanları 20 milyon hektarın altına düştü. AKP'den önce, ülkemizde yıllık ortalama 22-24 milyon ton arasında buğday üretimi vardı, bugün 20 milyon tonun altına düştü. Yani 2002 yılı öncesinde kişi başına 380 kilogram buğday üretimi varken şu anda bu rakam 250 kilograma indi."
Sn. Barut, çiftçinin geldiği durumla ilgili bir gerçeğin daha altını çiziyor ve şöyle diyor;
"2003 yılında 2.8 milyon olan çiftçi sayısı, bugün 2.1 milyona geriledi. 2002 yılında çiftçilerimizin 4.5 milyar lira olan borcu, 190 milyar liraya kadar çıktı. Yazık değil mi üreticilerimize?.. AKP döneminde çiftçilerimiz cezaevleriyle tanıştı, icra batağına saplandı, malına mülküne, tarlasına, ahırına haciz geldi."
Evet ,hal böyleyken yazımın ilk satırlarında belirttiğim gibi Müjdelere sevinemiyorum!...
Peki ya Hak ve Özgürlükler konusundaki kısıtlamalara ne demeli?Biliyorsunuz Sosyal Medya Yasası geçtiğimiz günlerde komisyondan geçti, nereleri içeriyor diye hiç merak ettiniz mi?...
Yorum okurun. 20.06.2022
Fatma Ulubey