Ne diyelim, Allah uzun ömür versin!

Abone Ol

          Cumhuriyet tarihi boyunca her on yılda bir şekli ve içeriği değişse de, farklı adlarla anılsa da ordunun siyasete müdahalesi ve tam anlamıyla “darbesi” hiç eksilmedi.

Ta ki, 27 Nisan e-muhtırasına kadar.
İlk kez o zaman iktidardan gereken cevap alındı ve herkes “yasal görevi” çerçevesine girdi.
Ama darbeciler yargılanmıyordu.
Darbecilerin yaptığı anayasalar,
Darbecilerin oluşturduğu kurum ve kuruluşlar,
Yine milletin iradesine ipotek koyacak yol arıyor,
Hayatı zehir etmek için elinden gelen her şeyi yapmaktan çekinmiyordu.
Darbeci kısmı dün halledildi…
12 Eylül darbesinin hayattaki mimarları yargılandı…
Yargılanmaz diyorlardı ama yargılandı…
Ve dün, önce ağırlaştırılmış müebbet verildi.
Sonra müebbette çevrildi…
Türkiye’yi açık cezaevine çeviren, işkencelerle, idamlarla, hapislerle, kötü yönetimle, yolsuzlukla ve yasaklarla dolu yılların öcü alındı.
Belki sembolikti…
Yaşları, cezaevinde kalma sürelerini uzatmayabilirdi…
Sağlık durumları da buna engel olabilirdi…
Ama mahkemenin kararındaki birkaç ayrıntının haykırılması ve bunun tutanaklara geçmesi önemliydi…
Darbe suçtu, bunu tüm darbeciler gördü…
Darbecilerin gönüllü avukatlığını üstlenenler de umarım öğrenmiştir.
Darbecinin ise “suçlu” olduğu anlaşıldı.
Mahkemenin kararında, sanıkların, darbeyi yapmaya yaklaşık 1 yıl kadar önce karar verdiklerinin ve darbenin halkın gözünde sempatik görünmesini değerlendirmek için müdahale etmediklerinin anlaşıldığının belirtilmesi, 1978 ve 1979 yılları ile 12 Eylül 1980 tarihine kadar işlenen cinayetlerin “hedefini” de göstermesi açısından dikkate değerdi…
Bütün darbecilerin ve paralel yapılanmaların bilmesi gereken en temel kural da mahkeme kararına girmişti; “Kanunla verilen bir yetkinin, Anayasa’yı ortadan kaldırmak adına kullanılması mümkün değildir
12 Eylül referandumuyla aslında halk, 12 Eylül’ü ve ondan sonra gelen tüm darbecileri yargılamış, cezasını vermişti.
Bu ceza, dün yargı eliyle bir kez daha imza altına alınmış oldu…
Ne diyelim, Allah uzun ömür versin…
Müebbettin hazzına varsınlar…
Belki bu süreçte çektirdikleri acıları düşünüp, vicdanlarıyla baş başa kalacak çok geniş bir zaman bulabilirler.
Az çektirmediler, uzun zaman lazım…
***
Tabii bu kararın getirdikleri de var…
Birincisi; bu karar bütün siyasilerin yüzünü kızartmalı…
Görevini kötüye kullandığı,
Akan kanı durdurma konumunda oldukları halde göz yumdukları
Veya üstüne akmasına katkı sağladıkları,
Yasayı çiğnedikleri,
Parlamentoyu feshettikleri
Ve kurumların işlevini yitirmesine neden oldukları ortada…
Rütbeleri de söküleceğine göre “suçlu” oldukları anlaşıldığından, yaptıkları bütün işlemler, aldıkları bütün kararlar yok hükmünde sayılmalı…
Onların döneminde verilen cezalar affedilmeli, itibarları iade edilmeli…
Mal varlıklarına el konulmalı…
Ve asıl önemlisi onların yaptığı anayasa çöpteki yerini almalı, yerine sivil ve demokratik bir anayasa konulmalı…
Bütün bunlar yapılmadıktan sonra bu yaşa gelmiş insanların cezaevine tıkılması, hiç kimseyi mutlu etmeyeceği gibi bizleri de mutlu etmeyecektir.
En büyük mutluluk, bu milletin haklılığı olmalıdır…
Özgürlüğü elinden alınan insanların suçlu olmadığı bilinmeli…
Cezaevinde, işkencelerle ölen insanların annesi, babası, kardeşi, eşi, çocukları, belki torunları, “suçlu gösterilen ve sebepsiz yere hayatını kaybedenlerin” suçlu olmadığını öğrenmeli.
Asıl suçlu onlardı…
Asıl yargılanması gereken onlardı…
Asıl hainler onlardı…
Bu artık kesinleşti…
Geç oldu elbet…
34 yıl sonra suç işledikleri resmi olarak anlaşıldı.
Bu süreçte devletin sırtından geçindiler…
İmtiyazlarının haddi hesabı yoktu…
Bütün bunların “hakları” olmadığının anlaşılması bile yeter…
Ama önce onların anayasası, çöpteki yerini almalı…
 
Tweetimden seçmeler
İşid katildi, şimdi de kart zampara olmuş. Maliki`nin “karıları, kızları helaldir” diye fetva vermişler. Tıpkı diğer aşağılık sapıklar gibi.