Ne Güzel Oluyor!
Öyle anlık eşleşmeler oluyor ki bazen. İyi ki de oluyor, dedirtiyor insana. İşte öyle bir yaşanmışlığı aktarıyorum size.
Arkadaşıma paket gönderereceğim, pandemi ya risk almayayım dedim, erkenden postahanenin kapısına dikildim. Baktım kimse yok. Açılmasına da yaklaşık bir saat kadar zaman var. Çamlık denilen parklık alana gittim. Döndüm, bir kişi var bekleyen. Sohbet ettik onunla. Tek tük üç beş kişi olduk. En son gelen genç kız baktım saatin gelmesiyle birlikte ilk önce daldı içeri. Sinirlendim ve müdahale ettim. Dinleyen kim? Neyse gönderimi doldurmaya çalıştım kendimi sakinleştirerek.
Tabii öfke, kızgınlık, telaş derken eksik doldurmuşum. Görevli tamamlamaya kalktı. Arkadaşımın adını yazdı, soyadını yazacak anımsayamadım. Soyadı olmadan alamayız diyor. Saat çok erken arkadaşım uyuyor, onu arayamam. Bunca saati heba edemem, pandemi öğleden sonra insanlar çoğalacak risk alamam derken zihnim durmadan çalışıyor. Birden paket köye gidiyor, resturant adres gösterilmiş, nasıl olsa paketi arkadaşım almayacak, oradaki kişi de muhakkak arkadaşımı tanıyordur ve paketini verir dedim. O an şimşek gibi aklıma gelen “ işgören” soyadını yazdırıverdim.
Dışarı çıkar çıkmaz yeni soyadını arkadaşıma unutmadan mesajla bildiriverdim. Meğerse onun da sınavı varmış ve o sabah erken kalkmış. Hemen telefon açtım. Yaptığımı duyunca; “ Bana vermezler ki paketi. “ dedi, uyandım. Hemen koştum postahaneye ve soyadını düzelttim.
Ama ne hengâmeydi! Şükürler olsun uydurduğum soyadına uygun işimiz görüldü de gülerek konuştuk mevzuyu sonra. Bakın aklım hala nostalji takılıyor. Eskiden köylerde öyle olurdu ya; herkesin mektubu belli bir yere bırakılır, hatta okuma yazması olmayanlar çok olduğu için uluorta okunurdu ya!
Nerde o günler demiyorum. Her ne güzellik yaşanıyorsa, diğer güzellikleri mayalasın diyorum ve şükürler olsun’ yanlış hesap Bağdat’tan döner ‘ diyorlar ya, bu iş yol yakınken döndü.