Oğlumun hayatını yaşıyorum ve bu çok karışık duygular yaratıyor bende. Yas sürecini yaşamış yakın bir arkadaşım anımsattı; “ Lütfen, kendini yargılama! Bu süreçte her duygu mubah. Bunu anımsa, lütfen! “ Ben de anımsatıyorum kendime bir kez daha sizin aracılığınızla.
Daha da genişletecek olursa çeperi; aslında her dönemde yaşanılan, her duygu normal ve doğal. Doğal olmayan onları kontrol etmeye çalışmak. Kendimizin ve yine bize göre başkalarının ne hissedip hissetmemeleri gerektiği konusunda ahkâm kesmek. Hâlbuki her duygu geçici. Ne zaman, nerede, nasıl yaşanacak veya ortaya çıkıp “ merhaba “ diyecek, genelde o karar verir. Tabii, farkındalığımız arttıkça birlikte karar verebiliyoruz. Tamam mı? Tamam.
Şimdi sakinleştiğime göre, son günlerde yaşadığım ruh halime değineyim biraz. Oğlum bir şeyleri eksik bırakmış da, sanki onun adına ben tamamlayabilirmişim gibi bir düşünceyle hareket ediyorum çoğu zaman. Oğlum bunu severdi, hadi ye; oğlum bu mekânda bulunmaktan zevk alırdı, hadi git; oğlumun kedilere karşı böyle böyle bir zaafı vardı, hadi sokak kedilerini de besle; gibi gibi… Somut birkaç tanesini bile yazmak beni şu an yordu. Bunun gibi binlercesi ve soyut olanlarını da ekleyince… Vay halime!
Sürekli bir enerji kaçağı var. Hissediyorum. Fakat yalnızca bugün için durduramıyorum.
Hâlbuki neye göre, kime göre bu değerlendirmelere giriyorum? Dibimi buldum derken, niye kazmayı elimden bırakmıyorum? Daha bir sürü deli sorular kafamda. Yanıtları ise, şöyle toparlayabilirim aslında; “ Yaşam bu, sadece oluyor, Bazen de olanlar can yakıyor. O kadar! “ Teşekkürler.