Herkes dert yanıyor, ama kimse yapmaktan kendini alıkoyamıyor.

Herkes borçlanmaktan şikâyetçi, ama herkes borçlanıyor, hem de alasından.

Herkes rahatsızlık duyuyor ve sıkıntıya girmek istemiyor; ama herkes sıkıntısını ve rahatsızlığını bir güzel çekiyor.

Nasıl olsa ömründe bir defa oluyor diyerek, olmadık borçlanmaların altında inim inim inliyor.

Gösteriş, abartma ve desinlere hep kurban oluyoruz/oluyorlar.

Masraf, ikram, eğlence, dolu dolu sofralar, davetiyeler, kamera çekimleri, araba, düğün salonu, canlı müzik…

Elbette herkesin malumu!

Sonuç mu, borç, sıkıntı, stres ve sınırsız harcamalar…

Çünkü herkesin başında, herkes bir şekilde ilgili, bulaşmış durumda.

Tabi ki düğünlerden bahsediyoruz, çocuklarımızın mürüvvetini görme adına, yaptıklarımızdan bahsediyoruz.

***

Oh oh!!

Şıkıdım da,  şıkıdım!..

Sefam olsun!

Bu gün çokça içesim var.

En az yirmi bardak!..

Tabi ki çay!

Siz, ne sandınız ki!

Değer bence!...

***

Beklerken tutunca seni o sıkıntı...

Sabırsızlıkla alır seni bir stres.

Derin derin ve içten alırsın nefes.

Kalkıp iner, bağrındaki o kafes...

***

Et, bal, yağ, kaymak, sizin olsun.

Bana bir yufka veya bir somun ekmek, az salça, bir kuru soğan, bir bardak ayran verin.

Yeter de artar bile!

***

Trafikte seyredecekler;

Hızlı giderseniz çabuk kavuşursunuz.

Yavaş giderseniz, geç kavuşursunuz.

Nereye mi?

Tabi ki, nihai mutlak sona!

Yani ölüme!

Dikkatli olun.

Kerim BAYDAK

[email protected]