Öldürün, hiç harcama yapmayız!

Abone Ol

          Bundan yıllar önceydi bir milletvekiliyle emekli maaşları üzerine söyleşi yapıyordum. Milletvekili, maaşların az olmasını, SSK’nın içinde bulunduğu duruma yorarken, ağzından kaçırdığı bir söz, asrın gafı olarak da aslında tarihe geçerdi. Şöyle demişti; “Türkiye’de ölüm yaşı uzun olduğundan…

Devamına gerek yok aslında…
Erken ölürsek, maaşların daha yüksek olma ihtimali vardı…
Ama aksilik bu ya geç ölüyorduk…
Kuşkusuz, bu düşüncenin sahibi, sadece o vekilimiz değil. Başkaları da var.
Mesela Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun başında bulunanlar…
Tuzu kurular belki de…
Kredi kartı kullanma gereği bile duymayanlar…
Kullansalar bile, ödemede asla sıkıntı çekmeyenler…
***
Kredi kartına taksit sınırlandırması iki haftayı buldu.
Bu sürede neler yaşandı bakacağız ve sonrasında neler yaşanacak bunu da göreceğiz.
Ancak en kötüsü, kredi kartlarının birleştirilmesi ve limitlerinin teke düşürülmesinde yaşanacak.
İlk önce “kredi kartı kullanmayı bilmeyen millet” olduğumuz gerçeğini kabullenmek gerek.
Ancak, kredi kartı kullanmaktan başka çaresi olmayanların durumunun haklılığını da kabullenmek gerek.
İşine gelen şıkkı kabul eden BDDK, işine gelmeyen şık için yasak uygulamaktan çekinmedi.
Kredi kartlarıyla yapılan alışverişlerde iki haftada 1.5 milyarlık bir düşüş yaşandı.
Bunun ailelere yansımasının ne olduğunu, “limit yok” veya “taksitle vermiyoruz” diye geri çevrilen, boynu bükülen ve üzülen insanların sayısının ne olduğunu tek tek BDDK’nın bilme imkânı yok.
Ama herhangi bir markette, her hangi bir kişinin üç kuruşluk “gıda” alışverişi için “bakiyeniz yetersiz” diyen kasiyerin karşısında nasıl boynunu içine çektiğini göreniniz olmuştur…
Elbette kredi kartını “tefecilik” olarak kullananlar var.
İnsanları “tefeciliğe” zorlayan bankaların kredi kartındaki fahiş faiz uygulaması var.
Kredi kartı ödemelerini “atlatma” yöntemiyle öteleyenler var.
Bütün bunları BDDK’da biliyor.
Hatta taksit yasağını “kılıfıyla” delenleri de BDDK biliyor.
Bilmediği ise “zorunlu” kullananların, bu uygulamayla birlikte uğrayacağı mağduriyetin farkında olmamasıdır.
Havalar ısındığında nişan, evlilik veya sünnet düğünü yapacak olanların “taksiti olmayan” kredi kartıyla alamayacakları zorunlu ihtiyaçları, BDDK’nın karşılaması mümkün mü?
Birçok zorunlu ihtiyaç için “taksit” seçeneğiyle “bütçeye yük olmadan” karşılayan aileler, bundan sonra ihtiyaçlarını BDDK’dan mı temin edecek?
Etmeyecek elbet…
Çünkü tuzu kurular, şık çalışma ofisinde karar alırken, bunun piyasaya “rakamsal” yansımasına bakacak. İnsanların yaşam standardındaki düşüşü önemsemeyecektir.
Oysa insanlar rakamdan ibaret değildir; kanlı, canlı ve ihtiyaçları olan, bakmakla yükümlü oldukları bulunanlardır.
İnsanların yaşam standardını, gelirini yükseltmek kolay bir iş değil. Hem bu BDDK’nın görev alanında da değil. Bunu yapacak olan hükümettir, iş çevreleridir, sanayicilerdir, yatırımcılardır.
BDDK’nın işi bankaları korumaktır, hem de onun müşterisine karşı.
Alınan karar, tüketiciyi korumaya dönük gibi yansıtılsa da, aslında bankaları korumaya dönük bir atraksiyondur.
O nedenle aldıkları kararı, vatandaşa yönelik olarak düşünmek, doğru değerlendirme yapmaya engel olur.
Hâlbuki bu tür kararları alırken, insanlara kullanımı öğretmek, israfı öğütlemekle başlamak gerekir. “Kökten kesmek” en kolayıdır ve bunun için koca koca okulları okumaya gerek yoktur.
Aslında BDDK’nın kredi kartlarını tümden yasaklamayı nasıl düşünmediğine doğrusu şaşırıyorum.
Kesin çözüm olurdu.
Kulaklarına üfürmüş olayım, nasılsa onların “kredi kartına mahkûm” olmadıkları belli.
O zaman, mahkûm olanların çekeceği sıkıntıyı da önemsemeyecekleri muhakkak.
Öyleyse yasaklayın gitsin…
Hatta daha da kestirmesi var, ölürsek kullanmayız!
Çok yaşıyoruz değil mi, milletvekilimizin dediği gibi…
Yaşadıkça harcıyoruz, harcadıkça yaşıyoruz…
İnsanların yaşaması, piyasayı kontrol etmeyi zorlaştırıyor.
Öyleyse daha erken ölmemizin yolu açılmalı.
Kalitesiz ve sağlığa zararlı ürünleri toplatmayı bırakmalı, hatta teşvik etmeli.
Böylece BDDK rahat bir nefes alır.
Bankalarla problemi olan “yasaklı” listesine girenlerden de kurtulurlar…
Oh ne âlâ o zaman…
Zenginler bankaya gider, zenginler kredi kartı kullanır ve zenginlere sağlanan imkânlarla BDDK rahat bir nefes alır.
Fakirler mi, yoksullar mı, dar gelirliler mi, BDDK’ya mı sordular canım?
İyisi mi siz bizi öldürün, hiç harcama yapmayalım…
 
Tweetimden seçmeler
Medya Takip Merkezi İnterpress’e abone olanlar, yazılarımı orijinal haliyle buradan da takip edebiliyorlar, hatırlatayım...
www.naifkarabatak.net