Gözünüze, dizinize dursun diye bir beddua vardır.
Nasıl bir şeydir, bilen var mı acaba?
***
Bazı yüzsüz, fırıldak, şerefsiz değerler var ki, burnunun dibinde de olsa, görmemek cihana değer.
***
Gecikmeli de bir dostla yapılan sohbet, muhabbet, o gün boyunca deşarj olup mutlu olmaya yetiyor.
***
Bugün bana ise, yarın da sanadır, hiç merak etme.
Yüreğin ferah olsun, müsterih ol!
***
Gençlere, yeni yetişen nesle, geçmişte olanları, eskiden yaşanmışlıkları bir türlü anlatamıyoruz.
Anlatsak bile, bir türlü kabullendiremiyoruz.
Sadece gördüklerine ve yaşadıklarına inanıyorlar.
Anlaşılan, iyi-kötü bazı şeyleri bizzat görmeleri ve yaşamaları gerekiyor.
Hepsi mi?
Elbette değil!
**
Her insan haksızlığa uğrayabilir.
Çoğu insanın iyi niyeti suiistimal edilebilir.
Cevap vermek, insanı yorar ve yıpratır.
Kızgınlık anında kendinizi ifade etmek zorlaşır.
Anlaşılamadığınız gibi, başkasını da anlayamazsınız.
Olması gereken sabretmek, belki cevap vermemektir.
Anlamışsa ne ala, yoksa sonunda ölüm de var.
***
Memleketin deli lakabı taktığı, aslında akıllı deli ve dokunulmazlığı olan Hamza bisikletinin direksiyonu tutmuş, Kelimeyi Tevhid yazılı bayrağıyla yolda ilerlerken karşılaşıyoruz.
"Hamza bugün konuşmuyorsun, hayırdır inşallah?" diyorum.
"İlham gelmiyor!" diyor.
"Ee ne yapacağız sana ilham gelsin diye?" diyorum.
"Bilmem bir olaya şahit olmam gerekiyor?" diyor.
Az önce yine, bisikletinden tutmuş, konuşarak geziyordu.
Demek ki ilham gelmiş, yani bir şeylere şahit olmuş demek ki.
Hamza haksız değil yani!
***
Güzel güzel allayıp, pullayıp, cafcaflayarak içiriyorlar.
Hem içini zehirliyorlar, yavaş yavaş...
Hem dışını zehirliyorlar, çoluk, çocuk, genç, yaşlı demeden öldürüyorlar.
Ne yazık ki Müslüman kisvesine bürünenler, kendilerini Müslüman görenler de buna alet oluyorlar.
İçmeyin kardeşim içmeyin!
Ölmezsiniz ya!
Bir Ramazan da içiriyorlar, ertesi Ramazan da bombalıyorlar.
Kerim BAYDAK