Mersin’in Tarsus ilçesinde üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülmesi ve ardından cesedinin yakılması olayı bir haftadır ülke gündeminin başındaki yerini koruyor.
Olayın psikolojik, sosyolojik, siyasi ve daha bir çok alanda irdelenmesi gerekiyor. Belki de, bu tür olaylar daha çoktur ama bu kadar gündeme alınmamışlardır.
Bu konu Adli makamlarca karara bağlanmadan hüküm vermek istemiyorum ama bu konu vesilesiyle genel konuşmak istiyorum.
Şu bir gerçek ki, bazı insanlar kudurmuş durumdalar. Sınırsız bir özgürlük hayal ediyorlar. Başkasının özgürlükleri, yaşama hakları umurlarında değil. Varsa yoksa kendilerinin mutluluğu. Adına mutluluk dedikleri şey, bazen başkasının ölümü, bazen vicdanların ölmesi, bazen hayvanlaşmak olarak karşımıza çıkıyor.
Zanlının annesi olayı anlatırken babayı suçluyor. Eşinden ayrı yaşadığını söylüyor. Bunun en kısa özeti bu zanlı düzgün bir aile ortamından çok uzakta yaşamıştır. Son yıllarda özellikle ülkemizin sahil şeridinde boşanmalar, ayrılmalar almış başını gidiyor.
Eşler daha çok özgür olabilme adına çocuklarının geleceklerini hiçe sayarak ayrılmayı tercih ediyorlar. Anne, babada olması gereken fedakarlık ya hiç yoktur yada bir miktar para vererek bu sorumluluktan kurtulduğunu sanmaktadırlar.
Ailenin bozulduğu bir ortamdan ancak felaketler yumağı bir toplum meydana gelebilir.
Özgecan olayında insanlar sokaklara dökülüyorlar ama empati kuran yok. Birinci haber olarak Özgecan haberi veriliyor ama peşinden ahlaki çöküntüye neden olan diziler başlıyor. Sokağa çıkma belki insanların vicdanlarını rahatlatma girişi olarak değerlendirilebilir.
İnsanlar ne yapmak istediklerini, ne istediklerini bilmiyorlar. Bir gün sokağa çıkıp idam cezası kaldırılsın diye yürüyorlar, diğer gün çıkıp falanca adam idam edilsin diyorlar.
Sokağa çıkma belki bir rahatlama getirecek, olaya dikkat çekecektir ama hiçbir olayı çözmeyecektir. Hatta bunun gibi olaylar ekranlarda sık görülünce zaman içerisinde normalleşecektir.
Bütün bunların yerine bir anlayış, düşünce aşılanması daha uygun olmaz mı? Bir kadına sahip olmanın erkeklik olmadığını, zayıf birini ezmenin erkeklik olmadığını, namusun sadece kadında olması gerektiği anlayışının yanlış olduğunu, kendi evladını korurken başkasının evladının hayatını göz ardı etmenin erkeklik olmadığını insanlara aşılamak daha uygun olmaz mı?
İnsanları hayvanlardan daha aşağı bir duruma getiren durumların olmaması için ailenin korunması, eğitime erişmenin kolaylaştırılması, ekonomik olanakların arttırılması, insanların dini, milli ve ahlaki değerlerle yoğrulması daha iyi olmaz mı?
Bu tür olayları bile siyasileştirmek ve farklı mecralara taşımak toplumun her geçen gün yok olmasına neden olacaktır.
Hepimizin kızları, kız kardeşleri, yakınları üniversitelerde okuyor. Evine akşam gelmek zorunda kalanlar var. Duyarlı olalım artık. Televizyon, internet ve diğer yayınlara bir düzenleme, sağlam bir sistem getirilmesi için baskı yapalım.
Sadece kız çocuklarımıza "namuslu" olmayı öğretmenin ötesinde, esas namuslu olması gereken bireylerin "erkekler" olduğunun farkına varalım.
Allah Özgecan`a rahmet etsin. Ailesine ve sevenlerine sabırlar versin. Hepimizin uyanmasına vesile olsun ve Allah böylesi canilikleri bir daha yaşatmasın.
Fahrettin ÇELİK