Türlü nimetlere sahibiz.
Yeriz, içeriz, giyiniriz...
Gezeriz, tozarız, görürüz...
Sınırsız bir şekilde bilgileniriz, paylaşırız…
Bunda bizzat kendi irademizle yapabildiğimiz gibi,
Çoğu zaman da bizi bilgilendiren, alacağımız kararları etkileyen onlarca faktör vardır.
Görsel ve işitsel medya, sosyal paylaşım siteleri…
Yediklerimizi, içtiklerimizi, giydiklerimizi, gördüklerimizi, göreceklerimizi…
Her şeyimizi, kendi hür irademiz ve düşünce tarzımızla yapmak yerine, hep medyada gördüklerimize, görenlerin yönlendirmeleriyle yapmaya çalışırız.
Merak ederek yerinde görmek yerine, hep başaklarının dediklerine inanırız, güveniriz, uygulamaya çalışırız.
Bu bizim için daha makbul, daha iyi, daha güvenli gelir, nedense!
Bir türlü biz, gerçek biz olamıyoruz,
Bir türlü biz, kendi irademizle hareket edemiyoruz.
Kararları özgür irademizle, değerlendirici bakış açımızla, farklı düşünce tarzımızla ve yorumlama kabiliyetimizle hareket edemiyoruz.
Belki çoğu zaman bunun farkında oluyoruz, olabiliyoruz.
Ancak bunun farkında olmayan o kadar çok insan var ki…
Görüp farkında olduğumuz zamanlar vardır, peki ya yerinde görmeden yapmaya çalıştıklarımız?..
Peki, o görmeyenlerin olduğunun farkında mıyız?..
Sadece oradan, buradan, kulaktan duyma bilgilerle yetinmeye çalışarak, taraf olmaya çalıştığımız ahval-i halimiz, ne kadar doğru oluyor?
Tek taraflı olarak aynı pencereden bakarak, yettiğini düşündüklerimiz, ne kadar yalan, ne kadar yanlış, sahtekârlık mı, doğru yönlendirme mi diye düşünmeden biat etmekle; virüslerle doldururuz tüm benliğimizi, tüm özümüzü, ipotek altına aldırırız bütün irademizi…
Genel olarak bir değerlendirme yapabilmek için, hangisinin doğru, hangisinin çirkin, kötü, hangisinin haklı veya aşağılayıcı olduğunu anlayabilmek için, gerçekten olması gereken açıdan, pencereden bakabiliyor muyuz?
Nedense bir türlü o kolaycı, hazırcı, basit, tekdüze olan, kafa yorma gerektirmeyen, hür irademizle karar vermemizi gerektiren özelliklerimizin farkına varamıyor, çalıştıramıyoruz.
Bu özelliklere sahip olan o kadar çok insanla, körü körüne inanan bireylerle karşılaşıyoruz ki, ne yapacağımızı, ne diyebileceğimizi bilemiyoruz.
Bilerek veya bilmeyerek kolaycılığa kaçan bu kişiler, yaptıklarıyla; ya bir taraf oluyor veya bertaraf olarak sahnedeki yerini alıyorlar.
Görünen o ki, insanlar kendi iradeleriyle düşünüp, kanaat verme gibi bir durumları kalmamıştır
Hep etkilenme var, karşıdakinin ağzından çıkan her söz, bir emir gibi telâkki edilmektedir.
Şüphe yok, elbette o karşıda ki kim ise, kendi lehine sözler sarf eder.
Kendi hür irademizden ve düşünce yetimizden yoksun hale getirdiler.
Özünüze, özgür iradenize sahip çıkmalısınız
Aksi takdirde, kendinizden, özünüzden, iradenizden yoksun olarak, bertaraf olursunuz.
Bunun farkında ve bilincinde olun, o yeter size.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com