Say Ki Bahar, “Çay Da Mı İçmeyek?”

Abone Ol

Yazar Hikmet Kızıl kardeşimin "Çay da mı içmeyek?" kitabını henüz bitirdim.

Bitirdim, ama okurken hanımdan da fırçayı yedim.

Sorumlusu sensin ona göre!

Tam da “çay da mı içmeyek?” cümlesini okuyordum ki; hanım "gene kitaba daldın, kendi kendine mi gülüyorsun, ne yapıyorsun?”

“Anlamadım!" deyince, gayr-ı ihtiyari "Çay da mı içmeyek?" yani dedim.

"Ne diyorsun ya, kafayı mı yedin?" dedi.

Bak yine söylüyorum, sorumlusu sensin Hikmet Kızıl, ona göre!

Kızdı falan, ama Allah razı olsun, çayla yanında bayram taplaması refakatinde, kendi kendimize gülmeye başladık.

Sonra mı?

Tabi hanımla kısmen tebessüm, kısmen gülme, kısmen tefekküre devam!

Güzelmiş vallahi!

Belki tekrar ailece okuyarak güleriz, kim bilir!

***

Fani hayatta, yaşadığı zamana ve mekâna değer katmadan/katamadan yaşayanlara yazıklar olsun!

***

Kul olarak muhatap alınmış ve bir kere ihsan edilmiş hayatı yaşarken; nelerin peşinden koştuğunu ve neyi isteyip/istemediğini bilmeden yaşayanlara, yazıklar olsun!

***

İnsan, duyarsız hale geldiğinde,  nelerin kendisini duyarsız hale getirdiğini bildiği halde, eğer onlarla bir an evvel hesaplaşamıyorsa; yazıklar olsun!

***

İnsanlar tanıdım sıcak, sıcacıktılar.

İnsanlar tanıdım, soğuk, buz gibiydiler.

İnsanlar tanıdım, ölünce, rahmetle anıldılar.

İnsanlar tanıdım, ölünce, yok olup gittiler.

Sıcak-soğuk.

Rahmet-yok olmak.

İnsanlar var ya, eks (ex) olup, tükendi, bittiler.

***

İnan ki bomboş kaldı beynim, yüreğim ve de ellerim,

Her şey uzaklaştı, başkalaştı, laçkalaştı ve hatta çirkefleşti.

Tanıyamadım bir türlü seni ve de ben beni..

Ben sen miyim, sen ben mi, yoksa ben, sen, biz mi?

Bilemedim, dostum bilemedim, hâli mi, ahvali mi?

***

Köşeyi dönsen, say ki bahardır.

Size zillet, belki bize ardır.

Kimine zar, kimine ayardır.

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com