Adıyaman

Seher Yılmaz: 'Aleviler değiştirilmek ve dönüştürülmek isteniyor' - Videolu Haber

ADIYAMAN (PHA) - Gülbahar SÜNGÜ - Adıyaman'da düzenlenen aşure lokması etkinliğinde, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Yılmaz, Alevi inancı, ibadethaneler ve cem evlerinin önemi üzerine dikkat çekici bir konuşma yaptı.

Abone Ol

Etkinlikte, Kerbela olayının tarihi ve günümüzdeki yansımaları, kadınların Alevi inancındaki yeri ve Alevilerin güncel talepleri ele alındı.

"Kerbela, Zulmün ve Direnişin Sembolüdür"

Yılmaz, konuşmasında Kerbela olayının sadece geçmişte yaşanan bir acı olmadığını, günümüzde de zulmün ve direnişin sembolü olduğunu vurguladı. Hazreti Hüseyin ve 72 yoldaşının zulme karşı direnişinin, Alevi inancında büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. Yılmaz, "Kerbela, acının ve zulmün olduğu her yerin sembolüdür. Bugün ormanlarımız yanıyor, doğa katlediliyor, hayvanlar yanıyor. Börtünün, böceğin, kuşun Kerbelasıdır aslında bu dünya" dedi.

"Kadınların Alevi İnancındaki Yeri"

Seher Yılmaz, Alevi inancında kadınların önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı. Etkinlikte aşure lokmasını hazırlayan kadınlara teşekkür eden Yılmaz, "Evet, inancımız kadıncıl bir inançtır. Biz hak meydanına geldiğimizde pirlerimiz bile ana Fatma postunda dara dururlar. Kadının yeri burasıdır bizim inancımızda" ifadelerini kullandı. Ayrıca, 6 Şubat'ta yaşanan deprem sonrasında cem evlerinde kadınların canla başla çalıştığını ve bu emeğin önemini dile getirdi.

"Alevilerin Güncel Talepleri"

Yılmaz, konuşmasında Alevilerin güncel taleplerine de değindi. Eşit yurttaşlık taleplerinin yanı sıra dergahlarının asıl sahiplerine geri verilmesini istediklerini belirtti. Zorunlu din kültürü derslerinin kaldırılması gerektiğini savunan Yılmaz, "Son süreçte ÇEDES gibi, Yüzyılın Marif modeli gibi yaptıkları protokollerle okullarımızda, çocuklarımıza zorla din dersi dayatmasıyla karşı karşıyayız. Buna karşı duruyoruz" dedi. Ayrıca, Kültür Bakanlığına bağlı olarak kurulan Cemre Daire Başkanlığı'nın, Alevi inancına hizmet etmesi gerektiğini, ancak mevcut durumda bu inancı değiştirme ve dönüştürme çabalarının olduğunu ifade etti.

"Alevilerin Eşit Yurttaşlık Mücadelesi"

Seher Yılmaz, Alevilerin uzun süredir yaşadığı ayrımcılıklara rağmen her platformda haklarını dile getirmeye devam edeceklerini belirtti. "Alevilerin talepleri var. Tek isteğimiz bunların karşılanması" diyerek, Alevi toplumunun eşit yurttaşlık mücadelesinin altını çizdi. Konuşmasını, Alevi inancının, ibadethanelerinin ve cem evlerinin korunması ve geliştirilmesi yönündeki kararlılıkla sonlandırdı.

Alev Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Yılmaz'ın konuşması şöyle:

"Kıymetli canlar, yarenler, yoldaşlar, tek tek protokol saymayacağım. Çünkü bizim inancımızda eşikteki de bir, döşekteki de bir. Dolayısıyla cümle canlar aşure lokmamıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

15 gün yaz orucumuzu tuttuk kıymetli dostlar. 600 yılında Irak'ın Kerbela çöllerinde Hazreti Hüseyin, Şahımız, Şahlara Şahı, mazlumlara Şahı Hazreti Hüseyin ve 72 yoldaşının zulme karşı direnmesini ve onların canice katledilmesini bilince çıkardık. 12 gün 12 imamlar için, 2 gün masumu paklar için, 1 gün de Arafat orucumuzu tuttuk. Kerbela, altı yüz yılında yaşanmış bir acı değildir sadece kıymetli dostlar. Kerbela aslında günümüzde hala devam etmektedir. Kerbela, acının ve zulmün olduğu her yerin sembolüdür.

Bugün tuttuğumuz Arafat orucumuz, şiddete, istismara uğrayan, cinayete kurban giden, öldürülen kadınlarımız için tutulmuştur. Arafat orucumuz onların nezdinde tutulmuştur. Burada 6 Şubat'ta çok büyük bir deprem yaşandı bu coğrafyada. Aslında büyük bir acının, büyük bir kederin yaşandığı bir yerdi. Bir ker belaydı bir anlamıyla. Demek ki ker bela, acı neredeyse, zulüm neredeyse orasıydı.

Bugün ormanlarımız yanıyor. Doğa katlediliyor, hayvanlar yanıyor. Börtünün, böceğin, kuşun Kerbelasıdır aslında bu dünya. İşte Şah Hüseyin ve yetmiş iki yoldaşının zulme karşı direndiği yer, suyun yetmediği yer, Hazreti Ali'nin ciğer paresinin bedeninin paramparça edildiği yer tam olarak bu dünyada her türlü acıyla, her türlü zulümle baş etmenin, mücadele etmenin ve karşı durmanın sembolüdür.

Biz Alevi inancında kıymetli dedelerim ifade ettiler. Dediler ki Aleviler aşure lokmasını yas olarak tutar ama Nuh tufanından sonra da şükür olarak, şükür çorbası olarak tutulmuş, pişirilmiştir. Bugün burada çok büyük bir emek var kıymetli dostlar. Ben öğlen saatlerinde buraya geldiğimde analarımız, bacılarımız bir kenarda emek eğiliyorlardı. Bugün tadacağınız aşure lokmalarını hazırlıyorlardı. Sevgili Yaşar Seyman Üstadımız değindi. Evet, inancımız kadıncıl bir inançtır. Bugün tuttuğumuz masum-u pak orucu günümüzde hala şiddete, istismara uğrayan çocuklarımızın Kerbelası için tutulmuştur.

Bugün buradaysak dünya kadın emeğiyle dönüyor. Bugün burası da onların emeğiyle döndü. 6 Şubat'ta burada o depremin keşmekeşinde yine kadınlarımız canla başla bu cemevinde çalıştılar dostlar. Bu cemevinin kapısı aylarca açıktı. Herkese ev oldu, yurt oldu, sofra oldu. Birlikte, kolektif bir şekilde çalışıldı. Bugün takdir etmişsiniz, geçmişsiniz, ne kadar güzel etmişsiniz.

Sevgili Abdurrahman Başkanım, deprem bölgesinde onun o çalışmalarına bizzat şahit oldum. Hak razı olsun başkanım. Hızır gibi yetiştiniz. Bizim inancımızda da bilirsiniz ki Hızır'ın şekli şemali yoktur. Darda zorda kim kalırsa onun yanında bitiverir.

İnancımızla ilgili elbette ki bin yıllardır yaşadığımız ayrımcılıklar olsa da dostlar, her platformda, her yerde dile getiriyoruz. Alevilerin talepleri var. Eşit yurttaşlık talepleri var. Alevilerin dergahlarını geri istedikleri talepleri var. Dergahlarımızın asıl sahiplerine verilmesini istiyoruz. Alevilerin zorunlu din kültürü derslerinin kaldırılması gibi bir talebi var. Biliyorsunuz, son süreçte ÇEDES gibi, Yüzyılın Maarif Modeli gibi yaptıkları protokollerle okullarımızda çocuklarımıza zorla din dersi dayatmasıyla karşı karşıyayız. Buna karşı duruyoruz.

Bugün buradaysak dünya kadın emeğiyle dönüyor. Bugün burası da onların emeğiyle döndü. Bununla ilgili Sayın Bakanımızla, Milli Eğitim Bakanımızla görüştük. Alevi kurulları olarak kendisine derdimizi, meramımızı anlattık. Her platformda bunları dile getirmeye devam edeceğiz. Dedik ki bu, eşit yurttaşlık hakkıdır. Biliyorsunuz, Kültür Bakanlığına bağlı bir Cemevi Daire Başkanlığı kuruldu. Hiç itirazımız yok. Biz Aleviler zaten hakkımız olanı istediğimiz için buranın kurulmasına memnun bile olabilirdik.

Lakin şu an öyle bir süreç yaşıyoruz ki ciddi bir kuşatma altındayız. Şimdi bu başkanlık, bu inanca ihtiyacı olanı temin etmekken bu inancı değiştirmek ve dönüştürmek için bir çaba sarf ediyor. "Her cemevine bir mescit yapılmalı" diyen bir başkan düşünün dostlar.

İnancımızla ilgili elbette ki bin yıllardır yaşadığımız ayrımcılıklar olsa da dostlar, her platformda, her yerde dile getiriyoruz. Alevilerin talepleri var. Tek isteğimiz bunların karşılanmasıdır."

Kaynak : PHA