Yıllar önce dünyada uluslararası gıda firmalarından biri Türkiye’de pizza satabilmek için bir dükkân açıyor. Pidenin mucidi olan bir ülkede tabii ki pizzanın yüzüne bile bakılmıyor. Anadolu’da o kadar zengin bir fırın ve fırın kültürü var ki bizim o güzelim pidelerin, lahmacunların, etli ekmeklerin, ekmek üstlülerin yanında pizza yüzüne bakılmayacak kadar yavan bulunuyor. Firma Türkiye’de başarılı olamıyor ve şubesini kapatmak zorunda kalıyor.
Ama kapitalizm ne olursa olsun, her türlü stratejiyi deneyip sömürü düzenin geliştirmek adına her zaman olduğu gibi her şeyi yapıyor. Ve bunun üzerine firma tüm masraflarını üstelenerek hayatları pizza yemekle geçen 4 kaplumbağanın kahramanlık yaptığı bir çizgi film yapıyor. Bu filmi Türkiye’de televizyon kanallarına tamamen bedava yayınlatıyor.
O zamanın en büyük eğlencesi televizyon. Sinema kültürü, dost ahbap gezileri, kırlar ve gezmeler terk edilmiş. Varsa yoksa televizyon. Yaşam tamamen televizyon filmlerine, dönemin dizilerine endekslenmiş durumda. İnsanlarının birbirlerine televizyondaki çakma Amerikan kahramanlarının adı ile seslendiği, siyah arabalara “ kara şimşek” dendiği, çocukların isimlerini “lucy “ kurdukları ve kötü adamların “ceyar” olduğu bir dönemde çocuklarda bu modaya uydurularak, büyüklerinden daha çok bilinç altları etkilenerek büyüdüler.
Ve tabii ki 4 kaplumbağadan öğrendikleri gibi tatsız tuzsuz ama adı pizza olan bizim pide çakmasının müptelası olmaya başladılar.
Firma kapattığı şubeyi tekrar açtı. İlk seferde sinek avlayan pizza dükkanları açılış günlerinde binlerce, on binlerce kişinin akınına uğradı. Ve bugün Türkiye’nin çok büyük cirolara sahip binlerce şubesi olan obezite merkezlerine döndüler.
Bu başarı(!)subliminal yani bilinçaltı mesaj yolu ile sağlanan başarının en güzel örneklerinden biriydi.
Neydi bu bilinçaltı yönlendirme sistemi:
Bilim adamlarına göre: “Subliminal mesaj en özet haliyle “kişininin bilinçaltına gönderilen gizli mesaj olarak” ifade edilebilir. Beş duyuya yönelik olarak hazırlanabilen ilk başta fark edemediğimiz, normal algı limitimizin çok altında kalan ve doğrudan bilinçaltımızı etkileyen, bir objenin içine gömülü olarak tasarlanmış mesaj veya işarettir. Subliminal mesaj ya da bilinçaltı mesaj, doğrudan insan kararlarını etkilediği düşünüldüğü için özellikle işitsel ve görsel olarak propaganda ve pazarlama alanında kullanılıyor.”
Şimdi işin en güzel yanına gelelim …..
2. dünya savaşı bitmiş. Türkiye Kurtuluş Savaşını kazanıp genç ve güçlü bir ülke olarak dünyaya kendi kahramanlık hikayesini anlatmaya başlayınca, yine emperyalist ve kapitalist güçler Ortadoğu’daki ve Anadolu’daki genç ama etkin, yeni ama karalı bu ülkeden nemalanmak, ekonomik gücünü yok etmek ve büyümesini önlemek adına yeni bir senaryoya başladılar.
Önce bir iki üçler mini mini dörtler diye başlayıp, onüç ondört onbeş amerika kardeş diye biten subliminal mesajlar ile Sam amcanın üveylikten çıkarıp öz amcamız olması sağlandı.
Nede olsa artık öz amcamız olan Sam amca tabii ki miras hukuku avantajlarından faydalanacaktı.
“sen zahmet etme yeğen fabrika falan yapıp, ben sana veririm “ kandırması fabrikalar kapandıktan sonra “ ticaret başka , amca yeğenlik başka “ ya döndü hemen..
Sonra bir gün aslanlar gibi parasını ödeyip bize tavsiye niteliğinde şarkılar yaptılar, düğünlerde göbek atarken beyinlerimizin de daha çok sömürülmesini, kendi yaptıklarımızın yerine Amcamızın imal ettiklerini parasını ödeyerek, sadakatimiz göstererek kullanmamızı sağladılar.
“Zeytinyağlı yiyemem aman”
Türkiye o zaman zeytin ağaçları yönünden dünyanın en zengin ülkelerinden biri en iyi, en kaliteli, en sağlıklı nebati yağlar bizim bölgemizde üretiliyor. Ama Amerika dünyanın en büyük mısır üreticisi ve elinde satması gereken çok büyük mısır ve mısır yağı stoku var. Birde üzerine zeytin yağının sağlıksız olduğunu (!) fakat mısır yağının kalbe olan faydalarını anlatan birkaç makale, birkaç cebini doldurduğu bilim adamı …..
Ve biz artık zeytinyağlı yiyemez olduk mu? Olduk.
“Basma da fistan giyemem aman”
Genç Türkiye Cumhuriyeti bölgenin yine o dönemde en büyük pamuk üreticisi. Büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile 1935 yılında kurulan ve sermayesi Türk halkına ait olan Sümerbank ise Ortadoğu’nun en büyük bez ve basma üreticisi. Ama Amerika sağlıksız naylon gömlek üretimi yapıyor. Ve bu imalatı kendi halkı yerine sağlığını çok da önemsemediği yeğeninin, Amerikan hayranlığı ile alıp kullanmasını sağlıyor.
“Senin gibi cahile ben efendim diyemem aman”
Bunun için söylenecek hiçbir şey yok. Mustafa Kemal Atatürk’ün bir devlet yaratırken temel taşlarını yerine koyduğunda söylediği bir sözden başka…
Köylü milletin efendisidir……
Şimdi anladık mı düğünlerde göbek atarken neden kendimizden geçtiğimizi…..