Dün doktor kontrolü için gittim yine İzmir merkeze. Yolda yürürken kısa kollu iş kıyafetiyle bir kadın gördüm. Belli ki iş yeri yakın diye geçirdim içimden.Yoksa bu hava da bu kadarı da mümkün mü!? Nitekim en yakın kapıya yöneldi. Tanıdık geldi mekân. Başımı kaldırdım tabelaya baktım; “ … Radyoloji” adını görünce anımsadım.
Argos felç geçirdiğinde, Aydın Veterinerlik Fakültesi’nden Emar istediler. Mümkün değil çekmiyor hiçbir yer. Zar zor kaçak çekebileceğini söyleyen bir yerden( adı lazım değil)randevu aldım. Yalnız veterinerini de yanımızda istiyor. Veterineri işleri yoğun olduğu için gelmek istemiyor. Araba, taksiler bile kabul etmiyor. Derken hepsini iki üç katı bedel ödeyerek ve üstelik yalvar yakar hallettim.Tam yola çıkacağız taksi şoförü Argos’u bagaja koymaya kalkmaz mı!Neyse yine bir çekişme apış aramda sıkış tepiş onca yolu gittik. Radyoloji kliniğinin arka kapısında bekliyoruz. Argos bayıltıldığı için kaldırıp koparmak bana düştü yine. Çektiğimi Allahla ben biliyorum. Bu da yetmedi Emar’ı çeken kız Argos’ un apışında kene gördüğünü söyleyip iyice fırçaladı beni. Olması imkansız, her ay rutinlerini yapıyorum ve sağlık karnesine işliyorum. Onu da yuttum. Anlayacağınız rezilliğin bini bin para eve döndüm. Bir de baktım ki kene zannedilen şey, kuzumun apışındaki küçücük et beni. Fakat ben dışarıdan gelen yüklemeleri almaya o kadar uygunum ki, kendi kendimi ikna edinceye kadar biraz çekiştirdim benini. Neyse daha narkozun etkisi tam geçmemişti de canı yanmamıştır umarım.
Hangi birini yazayım…Dile kolay 12 yıl 1 ay 1 hafta yaşanmışlık var ortada.Gözlerim doldu.İki adım attım, oğlumu doğurduğum hastane karşımda. Meğerse ne çok anı biriktirmişim ben bu semtte. Fakat görsel yanım ağır bastığından mı yoksa yangın yerinden geçer gibi yaşadığımdan mı bilinmez, ancak gördüğümde anımsıyorum hepsini. Tıpkı makarası boşalmış film şeridi gibi geçiyor yaşadıklarım gözümün önünden.