Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş insanlarız. Bizden aIa akraba mı oIur? Cemil Meriç
Bağımsızlık referandumu ile başlayan, İdlip ile devam eden, Kerkük’deki güçlerin el değiştirmesine kadar uzanan hızlı bir gündem varlığını koruyor. Sınırımızda yaşanan bu hareketlilik aynı zamanda dış güçler tarafından da bir gerilim ve hareketlilik mevcuttur. İhanet içinde olanlar, beklentilerini karşılamayanlar, beklentileri olanlar, fırsat kollayanlar ve savaş çığırtkanlığı yapanlar ve benzeri yapıların ardı arkası kesilmiyor. Pamuk ipliğine dönüşmüş bir bölgeden bahsederken ve bölgede dengeleri kurmak çok da kolay değildir. Onun için taraf değiştirmekle suçlayanların durup düşünmeleri bu anlamda çok önemlidir. Çünkü içinde bulunduğumuz durumu kontrol etmek ve diğer güçlerle olan diyalogumuzu zedelemeden ve içinde bulunduğumuz konum itibarıyla varlığımızı anlatmakta fayda var.
Bölgenin hassas ve kırılgan bir zeminde bulunması hesabiyle çok dikkatli olmak ve azami özen göstermek gerekiyor. Çünkü referandumun ilk yapıldığı zaman, bu referanduma karşı çıkan ilk ülkelerden biri de Türkiye idi. Sebebine gelince bu referandumun geçerliliği ve güvenirliği meşru değildi; yapılacak hesaplama da doğru sonucu çıkartmayacaktı. Savaş meraklısı ve insanlık katili olan ve özellikle de Müslümanlar ararsında bu oyunları oynamaya çok istekli olan ADB yönetimi ile başlayabiliriz. Bu işlerin mimarisi bizatihi ABD olduğu gibi, aveneleri de diğer Avrupa ülkeleridir. Küresel ölçekte ABD yönetimi kimlerle ne gibi dostluğu var, akabinde bunlardan ne gibi beklenti içerisinde olduğunu kestirmek çok zor durumdur. Her yönetim ya da gelen başkan varsa en başarılı olduğu konu yeni savaşlar başlatmakta üzerine yoktur. Şimdi yine konumuza dönelim. ABD destekli referandum bakarsak, ilk etapta biz çatışma olmasını istemiyoruz, ama siz yine de savaşın. Çünkü savaşın sonunda kim galip gelirse biz her türlü desteği vereceğiz. Ondan dolayı herhangi bir tereddüdünüz olmasın. Ama üzücü olan orada yaşayan hakların geleceğini bu tür düşüncelere teslim etmesi. Tarihte her defasında satılmasına rağmen, kullanmalarına rağmen akıllanmamaları. Geride sadece ölüm ve gözyaşı bırakmıştır. Örnekleri sıralamakla bitmez. Obama yönetimi ile nükleer konusunda anlaşan, ama Trump yönetimi anlaşmayı yok sayıp, savaş başlatma nedeni olarak gösteriliyor. Dengesizlik ve tutarsızlık örneği dışında başka bir şey değildir.
İdlip meselesi bir başlık adı altında detaylı bir şekilde yazılması gereken önemli konudur. Ama ana hatlarıyla bizim orada olmamızı gerektiren konuların başında Hatay ile sınır komşusu olan yerleşim yeridir. Bu bölgede birçok silahlı rejim karşıtı grup ve muhalif grup bulunuyor. Böyle bir durumda fırsat kollayanlar için bulunmaz bir nimet oluyor. DEAŞ, PYD, YPG, PKK eylemlerini gerçekleştirmesi için oluşmuş bölgenin ötesine geçemez. Türkiye karşı eylem hazırlığını burada yönetenlerin üzerine gidilmeyecekse ne yapılmalıdır? Tabii ki ansızın gelebiliriz, tabi ki askerimiz orada olması kadar doğal bir şey yoktur, olamaz.
Bir gecede devlet kurmayı planlayanlar ve devlet olmak isteyenler, ne yazık ki savunmaya gelince ilk kaçınlar da kendileri olmuştur. İsrail, ABD ve Avrupa’nın aklıyla hareket edenlerin akıbeti ancak bu kadar olabilir.
Vesselam!