Siyasi İstifalar ve Bilgi Kirliliği

Abone Ol

           Önümüzdeki Mart ayının sonunda yapılacak olan yerel yönetimler seçimleri vesilesiyle, uzun zamandan beri her siyasal harekette doğal olarak hareketlilik var.

            Hani derler ya; “Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar.”
            Bu manada gönlünde Şehr-ül Emin olma sevdası yatan her yiğit, bundan bir süre önce doğal olarak kendisine yakın bulduğu partiye giderek, aday adaylığı için müracaatta bulundu.
            Hasılı, gün oldu devran döndü, belli bir sürecin nihayetinde adayların ismi bir bir açıklanmaya başlayıverdi.
            Ülke genelinde olduğu gibi, illimizde de adayların isimi tek tek kamuoyuna duyuruldu. Lakin açıklanmalarla birlikte tabiri caiz ise dananın da kuyruğu koptu:
            Açıklamaların yapılması ve kamuoyunda duyulmasıyla birlikte kimisi mutluluktan havalara uçarken, kimisi de üzüntüye gark oldu.
            İşin garip tarafı şu ki; daha önce her platformda üyesi olduğu siyasal hareketi öve öve yere göğe sığdıramayan ve partisinin liderine incili cümlelerle methiyeler dizenlerin aday olamadığını öğrenir öğrenmez söylem ve eylemleriyle çelişiyor olmasıdır.
            El insaf ya, adama demezler mi “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Dün böyle konuşmuyor, böyle düşünmüyordunuz. Aday olamayınca neden çark ettiniz?”
            Belki insanın yüzüne karşı pek söyleyen olmaz. Ama velakin, “dün dündür bugün bugündür” anlayışıyla hareket edenlerin tümüne yönelik söz konusu cümle atfediliyor, böyle biline.
            Kâhta’da da daha düne kadar AK Parti’de yer alanlar, bugün belediye başkan adayı olamadıkları için yandaşlarıyla birlikte bir bir basıyorlar istifayı.
Hem de bunu yaparken, istifa etmeyenleri bile kamuoyuna “istifa etti” diye lanse ediyorlar.
Bunu nereden mi biliyoruz?
Çünkü istifa ettiği iddia edilenler, “Ben istifa etmedim, halen partimin üyesiyim” diye gazetelere çarşaf çarşaf demeç veriyor…
Bu tür söylem ve eylemler toplumu yanıltma ve de etkileme metodudur…
Bunun adı bilgi kirliliğinin dik alasıdır…
Kamuoyunu bilgi kirliliğiyle boğup, farklı mecralara kanalize etme çabalarıdır…
Nihayeti olan bir yaşam olgusuna rağmen, geçici makam ve mevkiler uğruna bunca kıvırmalar, bunca mesnetsiz argümanlar aslında nefsani arzulara hizmet etmekten gayrı bir şey değildir.              
            Yalnız ortada rasyonel bir durum var ki; kitleleri yanıltma babındaki metotlar prim yapmıyor gayrı.
Toplum bilinçlenmiş ve hakikatleri görebilmekle birlikte eskisi gibi feodaliteye de ram olmuyor.
Hasılı, ortada gerçekler duruyor ve herkesçe biliniyorken, tabiri caiz ise güneşi balçıkla sıvamaya yönelik çabalar, boşa kürek sallamaktan öteye gitmiyor.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…        
 
          Bilal KARADAĞ

bkaratag02@hotmail.com