Zaman buldukça bakmaya çalışırım da; bir çok insan, hiç düşünmeden, sanki üzerindeki bir vicdani yükü atmak istercesine yüzlerce kişiye forward edince, sonra da görevini yapmışcasına derin bir nefes aldığını sanır.
Her saat başı, “trombosit ihtiyacı var veya üç günlük bebek ameliyat olacak, acil yardım” konulu mailleri üşenmeden araştırırım, telefon numarası varsa arar kontrol ederim, bazen maillere konu edilen kişinin aylar önce hayatını kaybetmiş olduğunu, iletinin boşu boşuna oradan oraya savrulduğunu öğrenir kahrolurum.
Be mübarek insan! Sanal alemden çıkıp etrafında olup bitenlerden haberin var mı? Tabii ki de yok!
Çevremdekilere göre beyhude ve boş bir çaba olarak görülen bu alışkanlığım benim için yardımsever olmak, duyarlılık falan değil, her insanın yapması gereken, düpedüz sıradan bir eylemdir.
Bir de; “yalandan nefret ederim” “Dürüstlük en büyük erdemdir” “Şerefim her şeyden önce gelir” tarzı söylemlerden de tiksinir oldum. Dürüstlük bir erdem değildir. Yardımseverlik, yüce gönüllülük değildir. İnsan gibi insan olmanın gereğidir anlıyor musunuz?
İmkân buldukça önceden keşfettiğim bazı yer ve kişilere ufak desteklerde bulunurum. Abartıya kaçmadan zaman zaman, teşfik amaçlı sizlerle de paylaşırım bunları. Bizler farklı bir sosyal sorumluluk anlayışıyla bu tür yardımları yapmaktayız.. Evine bir ekmek alabilecek imkanı olmayan, evine gelir girmeyen tüm aileler öncelikle belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının himayesi altında olmalıdır.
Biz adeta bir aile kavramı içinde hareket ediyor, bu yapının daha da güçlenmesi, insanlara daha çok el uzatır noktaya gelmesi için çaba gösteriyoruz.
Her nerede yaşarsa yaşasın, insanımızın ihtiyacı olanı verme sorumluluğumuzu hiç unutmuyoruz. Kapı komşumuzdan, çevremizde ki insanlardan mutlaka haberdar olalım. Olalım ki; insanlığımızın farkını anlayalım.
Ayser ÖZBAKIR