Ortadoğu’da mezhepçi nefretin ve ayrımcılığın körüklendiği bir dönemde, Suriye’de Alevilere yönelik gerçekleştirilen vahşi katliam insanlık suçudur. Bu saldırılar, yalnızca bir inanç topluluğuna değil, tüm insan haklarına ve adalet duygusuna yöneltilmiş bir tehdittir.
İnançları nedeniyle zulme uğrayan ve radikal grupların hedefi olan Aleviler, Kürtler, Keldaniler, Dürziler, Ezidiler, varoluşlarını tehdit eden bir tehlike altındalar. Suriye’de yaşananlar basit bir iç savaş olarak görülemez.
Suriye’deki durum tam anlamıyla bir insanlık faciasına dönüştü. HTŞ ve benzeri terör örgütleri, özellikle savunmasız Alevi sivillere yönelik katliamlarla bir soykırım yürütüyor. Bu, yalnızca Suriye’nin değil, tüm insanlığın meselesidir. Suriye'deki Alevi katliamları, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Bu vahşetin tekrarlanmaması için tüm dünyanın sorumluluk alması ve kalıcı bir çözüm için çaba göstermesi gerekmektedir. 
Suriye’deki gerilim hızla bir Alevi katliamına dönüşüyor. Sahadan iyi haberler gelmiyor. 
 Hükümeti gerekli girişimlerde bulunmaya çağırıyorum. Suriye’de Aleviler, iç savaşın acımasız yüzüyle karşı karşıya. Hem mezhebi kimlikleri hem de savaşın siyasi dinamikleri nedeniyle hedef alınıyor ve katlediliyorlar. Bu zulme dur demek, tüm insanlık için çağrı yapıyorum.
Bütün insan hakları savunucularını, hukukçuları ve vicdan sahibi herkesi bu haksızlığa karşı dayanışmaya ve mücadeleye çağırıyoruz! Herkes için adalet, her inanç için eşit yurttaşlık ve insan haklarına saygı talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
Katliamlara karşı mücadele, insan haklarını savunmaktan geçer!
Herkes için eşit yurttaşlık!
Adalet bir gün mutlaka yerini bulacak!
#SuriyedeAleviKatliamıVar