Taşeron Çalışmak Zor İş'tir

Abone Ol

      Devlet kademelerinde çalışanlar arasında çeşitli, isimlerle anılan kadrolar vardır. Bunu en çok da çalışanlar bilir ve aralarındaki farkı anlarlar. Bazılarının yeri sağlam olduğu için iş yapma konusunda aralarında farklar vardır. Bu farkı en çok da hissedenler sanırım taşeron işçileridir. Herhalde çalışanlar arasında en çok sıkıntıyı taşeron çalışanları çekmektedir. İşyerlerinde çalışanlar içerisinde en büyük yükü bu taşeronlar çekmektedir. Hele çalışanların bir de her an işten çıkarabilmeleri korku ve endişeleri varken, varın taşeron işçilerinin sıkıntılarını ve yaşadıklarını sizler düşünün.

Taşeron işçileri de diğer çalışanlar aile besliyorlar. Çoluk çocuklarının nafakasını kazanıyorlar. Annesine babasına bakanlar var. Yeni evlenenler, yeni nişanlılar, çocukları olanlar, çocukları okula gidenler var. Belki hasta olan aile efradına bakarak onların her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışanlar var. Her ne kadar aldıkları ücret günümüz şartlarında kendilerine yetemeyecek olsa da yine sigortalı bir işe çalışıyor olmanın verdiği rahatlık az da olsa aldıkları ücretle hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Öyle iş seçiciliği de pek önemsenmediğinden zor kolay demeden her iş de çalışmak, arzu, istek ve taleplerini sürekli ötelese de onların tek istediği şeydir çalışmak.

Tam da yaşam tarzımız düzene girmiş derken aniden işten çıkarılmış olmakla her şey alt üst oluyor. Tüm düzen ve intizamı yerle yeksan oluyor. Hayal ettikleri, yapmayı planladıkları, kurmak istediği geleceği, çocuklarına sağlayacağı güzel bir hayatın rüyası bir an da sona erebiliyor. Belli bir yaşa kadar idare ettiği, yaşantınıza katma değer anlamında katkı verdiğini düşündüğünüz çoluk çocuğunuzun nafakasını kazanma hayalleri bir an da suya düşüyor ve yok olup gidiyor.

Tıpkı TPAO Adıyaman bölge müdürlüğünde çalışan Resepsiyon görevlisi olan Yusuf AKDENİZ ve 11 arkadaşının yaşadıkları gibi. Taşeron işçisi olarak çalışırlarken, bir anda 11 arkadaşıyla kendilerini çıkartılmış görünce büyük bir hayal kırkılığına uğradılar. İleriye dönük bütün beklentileri sekteye uğramış oldu. İşçilerin alın terinin kutsal sayıldığı bir bayram olan “1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI”ndan ve yapılacak olan genel seçimlerden birkaç hafta öncesinden çıkarılmış olmaları çok manidardı. Bir an da çıkarılmış olan AKDENİZ ve arkadaşları, bir türlü tekrar işe alınmadılar. Sebep ne olursa olsun işten çıkaranlar, onlarca kişinin nafakalarına sebep olduklarından, bu insanların beddualarından kendilerini nasıl soyutlayabilecekler ve geceleri yataklarında vicdan azabıyla nasıl rahat edip uyuyabilecekler acaba? Kırk yaşın üzerinde olan evli, 1’i okula giden 2 çocuklu Yusuf AKDENİZ gibi diğer arkadaşlarının vebali bence çok ağır gelecektir vicdanlara. Hanımının ve çocuklarının isteklerine ve taleplerine nasıl cevap verecektir. Gerçekten çok zor bir durum.!.

Belki şimdi diyeceksiniz ki, “onlarda başka işler yapsın, onlar gibi yüzlerce belki binlerce işten çıkarılanlar var.” Çok halksınız, onlar gibi işten atılan ve atılmayla karşı karşıya olan çok insan var. Belki biraz özeleştiri ve empati yaptığımızda, kırkından böyle bir şeyin başımıza gelebileceğini düşündüğümüzde sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. İstese bile bu yaştan sonra bu insanlar nasıl bir işte, ne kadar bir ücretle çalışabilirler ki. Zaman zaman Yeniyol gazetesi bürosunda çalışan Abdurrahman ERDİL kardeşimizin yanına uğrarken; görüştüğümüz Yusuf AKDENİZ kardeşimizin o duygu dolu biraz da sitemkâr olan ve yanı zamanda metanetkar ve şükredici konuşmalarını ve halini gördüğümüzde üzülmemek mümkün değil.

Seçilmişlerin ve atanmışların bu konuya el atmaları ilgi ve alaka göstermeleri gereken ender durumlarından belki bir tanesidir; ama biraz daha derinlemesine düşünüldüğünde; bu insanların emeklerinin heba edilememesi gerekir. Bunca zaman geçti daha hala bir çözüm ve çare bulunmadı. Artık bir önce Yusuf KADENİZ ve arkadaşlarına, diğer insanlara yardımcı olmaları gerekir.